Gazze – Hüseyin Gelis http://gelis.org Mon, 28 Jul 2025 14:12:56 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Yeter, Ama Ne Zaman? Misilleme Mantığına Karşı Akılcı Bir Çağrı http://gelis.org/tr/2025/07/28/yeter-ama-ne-zaman-misilleme-mantigina-karsi-akilci-bir-cagri/ http://gelis.org/tr/2025/07/28/yeter-ama-ne-zaman-misilleme-mantigina-karsi-akilci-bir-cagri/#respond Mon, 28 Jul 2025 14:12:54 +0000 https://gelis.org/?p=8839 Hamas tarafından 7 Ekim 2023 tarihinde gerçekleştirilen saldırı, yalnızca İsrail’i değil, tüm dünyanın vicdanını sarstı. 1.200 sivil hayatını kaybetti. Aileler dağıldı, kimileri rehine alındı. Bazıları serbest bırakıldı ancak birçoğunun durumu hala belirsizliğini koruyor. Yaşanan olaylar, hem hayatta kalanların hem de yakınlarının yaşamlarında silinmez izler bıraktı. O günlerde İsrailli arkadaşlarımı aradığımı hatırlıyorum. “İyiyiz” diyorlardı ama seslerinde yaşananların derin yankıları duyuluyordu

Bugün, neredeyse iki yıl sonra kendimize şu soruyu sormalıyız: Bu süreçte nasıl bir dünyanın kurulmasına seyirci kaldık? Şimdiye kadar 50 binden fazla Filistinli yaşamını yitirdi. Hayatını kaybedenler arasında kadınlar, çocuklar, sağlık çalışanları, gazeteciler ve insani yardım görevlileri vardı. Mahalleler yıkıldı. Gıda ve su gibi temel ihtiyaçlar, çatışma ortamında bir baskı aracına dönüştü. Açlık artık kendiliğinden gelişen bir sonuç değil sürdürülen uygulamaların bir yansıması halini aldı.

Peki gerçekten, Tevrat’ta geçen “cana can, göze göz, dişe diş” (Tesniye 19:21) sözünü, bir uyarı değil de başvurulan bir davranış kalıbı gibi mi görüyoruz?  Bir toplum, eğer misillemeyi temel işleyiş ilkesi haline getirirse, ayakta kalabilir mi?

Popper’ın da belirttiği gibi, öğrenmemiz gereken şey, politikaları eylem ya da söylemlerine göre değil, ortaya çıkan sonuçlara göre değerlendirmemiz gerektiğidir. Bu savaşın sonucu adalet değil ahlaki aşınmadır. Her seferinde 50, 100 sivil daha hayatını kaybederken ve dünya neredeyse hiç tepki vermezken, insan ruhunun katmanları da uyuşmaktadır.

Ben Almanya’da, savaş sonrası sessizliğin içinde büyümüş ailelerin çocuklarıyla birlikte büyüdüm. Çocukken büyüklerimize Holokost’u sorardık: Kaybolan komşuları, bir daha dönmeyen arkadaşları… “Neden sesinizi çıkarmadınız?” derdik.Verdikleri cevap hep aynıydı: “Korkuyorduk.”

Peki ya şimdi? “Yeter artık” demekten biz de mi korkuyoruz? Bu ne bir din meselesi ne de milliyet meselesi. Bu, insanlığımızın sınandığı bir andır. Çocuklar açlıkla mücadele ederken ve siviller hayatını kaybederken sessiz kalmak ortak insanlık ahlakına ve medeniyetin kurucu ilkelerine sırt çevirmektir. sadece ortak insanlık ahlakına değil, aynı zamanda bizi medeniyetten ayıran tüm değerlere sırt çevirmektir.

Şunu açıkça ifade edelim:Hamas’ın işlediği suçları kınamak, benzer eylemleri meşrulaştırmak için bir gerekçe olamaz. Ahlaki pusulamız seçici olamaz. Açık toplum, yalnızca karşımızdakileri değil, kendimizi de sorgulamamızı talep eder. Özellikle de bizim adımıza ya da bizim sessizliğimizle sürdürülen politikaları.

Tarih, anne babalarımıza ve onların anne babalarına sorduğu gibi bir gün bize de soracak: Siz o zaman sesinizi yükselttiniz mi?

]]>
http://gelis.org/tr/2025/07/28/yeter-ama-ne-zaman-misilleme-mantigina-karsi-akilci-bir-cagri/feed/ 0