Siemens olarak önümüzdeki yıl, Türkiye’deki 160. yılımızı kutlayacağız. Bir şirket için bu kadar uzun bir tarihçe, yalnızca bu topraklarda değil, dünyada da eşine az rastlanan bir durum. Peki, bir şirket nasıl yüz altmışıncı (160.) yılına erişir? Başka bir deyişle, nesiller boyunca hizmet vermeyi nasıl başarır?
Bu sorunun ilk cevabı: Güven. Güven ve sürdürülebilirlik aslında başarının temelini oluşturuyor. Bildiğiniz üzere ‘marka’ kelimesinin asıl değeri markanın size verdiği ‘söz’den gelir. Biz markamızla verdiğimiz sözleri daima tutmayı, müşterilerimizin güvenini boşa çıkarmamayı başardık.
Bunları takip eden başka unsurlar da var: Her zaman son teknolojiyi sunmak ve yüksek bir motivasyonla hizmet vermek. Bunlar bizi Siemens olarak, bu topraklarda iki asır öncesinden, 1856’dan bugüne ulaştıran en önemli unsurlar.
Ve bir başka kayda değer etken daha: ‘Uyum Kabiliyeti’. 160 yıldan bu yana Türkiye’de pek çok şey değişti. Bir imparatorluktan Cumhuriyet düzenine geçiş yaptık. Nesiller değişti, isimler değişti. Yönetim yapılarımız değişti. Ama biz Siemens olarak her durumda uyum sağlamayı ve günün ihtiyacı neyse ona uygun hizmet sunabilmeyi başardık. Bu da hem küresel, hem de yerel bir şirket olabilmekle doğrudan ilgili bir durum.
Bugün bize şirketimiz hakkında söylenen ve çok hoşuma giden bir cümle var: “Evet, biz Siemens’i tanıyoruz: Siemens, Alman kökenli bir Türk şirketidir.” Ben bundan büyük memnuniyet duyuyorum. Ve bunu mümkün kılan tüm etkenleri bundan sonra da sürdürülebilir kılmak üzere çalışacağımızı belirtmek istiyorum. Ülkemize güveniyoruz.
Daha fazlası için : www.gelis.org/ulkemize-guvenmek
Yorum yapılmamış