Yaşam

Yaşlılıkta Sağlık. “Asla bir şeyleri bırakmaya başlama ve asla bir şeylere başlamayı bırakma”

13 Kasım 2015

Geçtiğimiz günlerde annemle birlikte bir yurtdışı seyahati gerçekleştirme fırsatı bulduk. Nostaljik bir seyahat oldu. Amacım, birlikte vakit geçirebilmekti. Annem yaşının ilerlemiş olmasına rağmen fiziksel ve zihinsel bakımdan aktif kalmak için cesur bir şekilde çabalıyor. Gerek benim neslimden, gerekse doğum oranında artışın yaşandığı dönemden sonra dünyaya gelenler muhtemelen ebeveynlerinden daha uzun, daha sağlıklı, daha bağımsız ve daha yetkin bir hayat sürecektir. Yaşam süresinin giderek artması birey ve toplum için hem bir kazanç hem de bir meydan okuma teşkil etmektedir. Annemin hayatında şiar edindiği ilkeye göre sağlık; insan ömrü süresince bozulmakla kalmayıp, uğrunda her gün yeniden mücadele edilmesi gereken bir olgu haline geliyor. Bence bu hususta her bireye ve topluma düşen görev şudur: yaşlanmak – aktif kalmak!

Fiziksel aktivite gerekli olduğu kadar, bilişsel ve sosyal aktivite de gereklidir. Her bakımdan “hareketli biçimde yaşlanmalı” ve zihinsel çevikliğimizi muhafaza etmeliyiz. Şu bir gerçektir: Kullanılmayan işlevler körelir. İşleyen demir pas tutmaz. Günümüzde daha önceleri hiç olmadığı kadar “öğrenerek yaşlanmalı ve yaşlanmayı öğrenmeliyiz”. Emekliliğin amacı dinlenmek değildir! İnsanoğlunun bir vazifeye, dünyanın da gönüllülük esasına dayanan çalışmalara herzaman ihtiyacı vardır: “İyilik yapmak insana iyi gelir!” Gönüllülük esasına dayanan çalışmaların faydası topluma olduğu kadar yaşlı insanlara da dokunur ve onları teşvik eder: talep ederek teşvik etmek! Vazifesi olmayan bir insan pes eder. Bu sebeple yaşlanan insanın bir göreve, takdir edilmeye ve motivasyona ihtiyacı vardır.

Yaşlanmanın birçok türü olmakla birlikte, herhangi bir normu yoktur! Yaşımız ne kadar ilerlerse, yaşadığımız yılların sayısı; yeteneklerimiz, becerilerimiz, davranış ve deneyimleme biçimlerimiz hakkında o kadar az şey ifade eder. Yaşlanmak sadece yeterlilik ve potansiyellerin azalma ve eksilmesi anlamına değil, artması ve kazanılması anlamına da gelir. Yaşlanmak ayrıca, gün geçtikçe daha fazla insanın gördüğü 70 ve 80 yaşlarından sonra kırılganlık ve kısıtlılıkların da giderek artması anlamına gelir. Lakin bu hususta yardımcı teknik sistemler, kişilerin bağımsızlığının büyük ölçüde muhafaza edilmesini sağlayabilir. Bununla birlikte dizüstü bilgisayar veya tablet kullanımının öğrenilmesi de gerekmekte olup, “çok yaşlı” şeklinde nitelendirilen kişilerin de bunları öğrenmesi mümkündür. Bence genç neslimizi incelerken, ebeveynlerimizi ve büyük ebeveynlerimizi unutmamalıyız. Ne demiş Cicero?: “Asla bir şeyleri bırakmaya başlama ve asla bir şeylere başlamayı bırakma!”

Bunları da beğenebilirsiniz...

Yorum yapılmamış

    Bir cevap yazın


    The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.