Yaşam

Zamanımızı nasıl değerlendiriyoruz?

6 Şubat 2014

Çocuklarım evimizdeki internet bağlantısının yetersizliğinden şikâyetçi oluyor. Hatta en küçük oğlum, eskiden sosyal ağlar olmadığı zamanlarda neler yaptığımızı sormuştu. Ona misket oynadığımızı, oyuncak araba gibi oyuncaklar yaptığımızı ve mektup yazdığımızı söylemiştim. Söylediklerimi hayretle karşılayarak “nasıl yani? Kendi oyuncaklarınızı kendiniz mi yapıyordunuz? Ama bu çok zaman gerektirir!” demişti. Sohbetimiz, kendi ellerimizle bir şeyler üretmemizin veya üretebilmemizin giderek daha ender görülen bir durum olduğu noktasına varmıştı. Günümüzün en yaratıcı moda tasarımcılarından biri olan Karl Lagerfeld ile yapılan, bu konuya ilişkin olarak soru ve tartışmaların yer aldığı bir söyleşiyi “Die Zeit” gazetesinde okuduğumu hatırlıyorum. Bu söyleşide Lagerfeld meseleyi şöyle izah ediyordu:

Ellerimizle yapabildiğimiz ne kaldı?

Eliyle mektup yazabilen kim kaldı?
Kazak örebilen kim kaldı?
Çocuğuna uçurtma yapabilen kim kaldı?

Bunların yerine, bir imla yazılımının daha biz yazarken ne demek istemiş olabileceğimizi önerdiği akıllı telefonlarımızda e-posta yazıyoruz. Beceriksizliklerimiz her yerde elektronik yardımcılar tarafından telafi ediliyor. Modern büro insanının ürettiği her şey çoğaltılabiliyor, kopyalanabiliyor, görüntülenebiliyor, google’de aratılabiliyor, kaydedilebiliyor, çıktısı alınabiliyor (3D). Hizmet toplumundaki insan düşünsel işler yapabilmesi için el işlerinden muaf tutuluyor. Böylece başka işler için daha fazla zamana sahip olması öngörülüyor.

Şimdi bütün bu zamanla ne yapacağız?

Yorum yapılmamış

    Bir cevap yazın


    The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.