Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü…
Dünya Kadınlar Günü Türkiye’de 1921 yılından bu yana kutlanıyor. Ancak esas durumu değerlendirdiğimizde gerçek olan şu ki: “Bir gözümüz ağlıyor, bir gözümüz gülüyor!” Şu anda bir kutlama mesajı yazıyorum ama aklımdaki konular ülkemizde hergün meydana gelen, kadınlara yönelik acı veren yeni olaylar… Bunlara değinmeden bu mesajı yazmam mümkün değil.
Bir yandan Türk kadınının her alanda yer alması gerektiğini, Türk ekonomisinin ancak bu şekilde büyüyüp ilerleyeceğini söylüyor, bir yandan da kadınlarımıza bariyerler örüyoruz. Toplum olarak kadınları korumuyor, doğal hakları olan eşit muameleyi göstermiyoruz; aksine kadınlara zarar veriyor ve pek çok noktada onları engelliyoruz. Türkiye’yi yasa boğan bir olayla Özgecan Aslan’ın hayatını kaybetmesi, ardı ardına yaşanan kadına yönelik şiddet olayları kadın olmanın zorluklarını bize her defasında acı bir şekilde gösteriyor. Ülke olarak önümüzde uzun bir yol olduğunu bu tarz olaylarla bir kez daha anlıyoruz.
Kadınlarımız ise tüm bu zorluklara, hatta eşitsizliklere rağmen yılmadan, büyük bir azimle kimliklerini ortaya koyarak okuyor, kariyer sahibi oluyor, önemli konumlara yükseliyorlar.
Peki bize düşen sorumluluk ne? Hepimizin, kadın kimliğini hak ettiği yere taşımak için üzerimize düşen sorumluluk, kadın-erkek eşitliğinin sağlanmasına yönelik çalışmalarımıza devam etmek ve cinsiyet eşitliğini geliştirmeye verdiğimiz desteği daha da artırmak olmalı. Bugünü bu sorumluluğu üstlenerek kutlamamız gerektiğini düşünüyorum.
Bu anlamda kadına şiddetin olmadığı, kadınların da erkekler gibi özgür ve eşit yaşadığı bir gelecek umuduyla tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü’nü kutluyorum.
Yorum yapılmamış