‘Yanlış anlama’ durumu, aynı kültüre sahip ve aynı dili konuşan insanlar arasında bile ne kadar kolay ortaya çıkabiliyor, hepimiz biliyoruz. Bunun bir de farklı kültürlere sahip ve başka diller konuşan insanlar arasında yaşandığını düşünün! Çok ciddi sonuçları olabileceği gibi, şimdi aktaracağım hikayede göreceğiniz üzere insanı gülümseten hoşluklara da neden olabiliyor. Müteveffa arkadaşım John D. Tumpane’nin yıllar önce benimle paylaştığı yaşanmış bir olayı aktarmak istiyorum sizlere. Bence kültürler ve diller arası farklılıkların yol açtığı yanlış anlamalara oldukça akılda kalıcı bir örnek:
AFİYET OLSUN
Bir Amerikalı, İstanbul’dan yola çıkıp Ege ve Akdeniz kıyılarına, Çanakkale, Truba, İzmir, Efes, Bodrum, Antalya, Tarsu ve İskenderun’a gidecek bir gemi seyahatine katılır. Yemeğe indiği ilk akşam, yemek salonundaki masasını çok seçkin, yaşlı bir Türk beyefendi ile paylaştığını görür. Masada ilk karşılaşmalarında yaşlı adam Amerikalı yolcuyu başı ile selamlar ve “Afiyet Olsun” der.
Yaşlı beyefendinin kendisini tanıttığını düşünen Amerikalı da şöyle cevap verir: “Bill Anderson”.
Sessizlik içinde yemeklerini yerler.
Ertesi gün sabah kahvaltısında da aynı şey olur. Önce, “Afiyet olsun”, sonra “Bill Anderson”. Bu, bundan sonraki tüm yemeklerinde aynı şekilde tekrar eder.
Amerikalı yolcu birkaç gün sonra İngilizce konuşan Türk bir çiftle tanışır ve onlara, her yemekten önce kendini tanıtma şeklindeki Türk adetinden bahseder. Kadın, “Bizim böyle bir adetimiz yoktur. İsminin ne olduğunu söylüyordu?” diye sorar. Amerikalı da cevap verir: “Afiyet Olsun”. Bunu duyan kadın güler ve bunun İngilizce’de gerçekte ne anlama geldiğini açıklar.
Amerikalı yolcu bu deyimin anlamını öğrendiğine o kadar memnun olur ki yemekte aynı şeyi söyleyebilmek için akşamı iple çeker..
Akşam yemekte karşılaştıklarında başını iyice öne eğerek yaşlı adamı selamlar ve “Afiyet Olsun” der.
Nazikçe, “Bill Anderson” diyerek yanıtlar yaşlı adam…
– John D. Tumpane
Yorum yapılmamış