Yaşam

Yanlış anlaşılmalar veya “Mutsuzluğun Rehberi”

9 Ocak 2014

Her Cumartesi sabahı annemi ziyaret edip birlikte kahvaltı yapmaya ve onunla sohbet etmeye gayret ederim. Son ziyaretimde annem bana, komşusunun kendisini o gün ‘her zamanki gibi’ selamlamadığını söyledi. Neden böyle davrandığı konusunda da kendine özgü bir açıklaması vardı. Konuyu biraz tartıştık. Bu tartışma bana gerek aile içerisinde, gerekse özel ilişkilerimizde veya iş dünyasında yanlış anlamalara ne kadar kolay yol açabileceğimizi hatırlattı. Gereksiz ve can sıkıcı konulara kafa yorma ve kritik anlarda yanlış yorumlarda bulunmanın sadece Türk kültürüne has bir özellik olduğunu söylemek adil olmaz .Biz insanlar bir yüz ifadesi veya herhangi bir kelimeden hareketle insanların aklından geçenleri okuyabileceğimize inanan bir eğilime sahibiz. Bu konuyla ilgili kısa bir anekdotumu paylaşmak isterim.
Uzun yıllar önce, toplamda 12 sene yaşamış olduğum Kalifornia Palo Alto’da Paul Watzlawick’le tanışmıştım. Kendisinin ‘nasıl mutsuz olunacağına dair’ öğütleri bu tür anları çok iyi bir mizahi yaklaşımla yansıtıyor.

Çekiçli hikâye
Adamın biri duvara bir resim asmak istiyordu. Çivisi vardı ancak çekici yoktu. Ama komşusunun bir çekici vardı. Adamımız bu yüzden komşusuna gidip çekici ödünç istemeye karar verdi. Karar vermesine verdi fakat şüpheye de düştü: Ya komşusu çekici vermek istemezse? Komşu, daha dün şöyle üstünkörü selam vermemiş miydi kendisine? Belki acelesi vardı, belki de yoktu da acelesi varmış gibi yaptı. Ya da belki de kendisine karşı olumsuz duygular besliyordu. İyi ama neden? Ona hiçbir şey yapmamıştı ki! Kuruntular içerisindeydi. Başkası kendisinden böyle bir şey istese hemen verirdi. Peki, komşusu neden böyle yapmıyordu? İnsan komşusunun bu kadar basit bir ricasını nasıl olur da geri çevirebilirdi? Evet evet, bunun gibi adamlar insana hayatı zehir eder. Ondan sonra da kalkar, ona muhtaç olduğunu zanneder! Artık sabrı gerçekten taşmıştı. Bir hışımla komşusuna gitti, kapıyı çaldı. Komşu kapıyı açtı ve daha günaydın demeye fırsat bulamadan adamımız bağırarak şöyle dedi: “Çekiç sende kalsın, görgüsüz, kaba adam!”

Yorum yapılmamış

    Bir cevap yazın


    The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.