Takvimde ilerlerken, her biri insanlığımızın ve yaşadığımız çeşitli gezegenin yönlerini aydınlatan, her biri kendi önemine sahip çok sayıda global kutlama ve anma günleriyle karşılaşıyoruz. Bunlar arasında, Global Etik Ayı, kişisel ve kolektif etkileşimlerimizi yöneten temel ilkeler üzerine düşünmemiz için bizi teşvik eden bir işaret kulesi olarak öne çıkıyor.
Etik, haber başlıklarımızı sık sık adaletsizliklerin ve ahlaki pusulaların erozyonunun işgal ettiği bir dünyada, önemi abartılamayacak bir konudur. Bu tür adaletsizliklerin kökleri, genellikle etik davranıştan sapmış bir toplumun derinliklerinde yatar ve güven, eşitlik ve toplulukların refahı üzerinde geniş çapta sonuçlar doğurur. Bu sorunlar hakkında inkâr kültürü içinde derinleşen bir toplum, daha adil ve eşit bir topluma doğru ilerlemeyi engelleyerek sorunu daha da kötüleştirir.
Etik, pek çok dinamiği ile boşlukta var olmaz. Evde, kendimizi nasıl davrandığımız ve çocuklarımıza örnek olduğumuz şekilde başlar. Eylemlerimiz, bir sonraki nesle sorumluluk, saygı ve sadece kendimiz için değil, etrafımızdaki insanlar ve paylaştığımız çevre için yararlı seçimler yapmanın önemini öğreten ham modeller olarak hizmet eder. Sorumlu ve etik davranış, gözlem ve uygulama yoluyla en iyi öğrenilen bir ders olduğundan, aile, toplumun daha iyiye doğru gelişmesine katkıda bulunan değerleri yetiştirmek için temel bir zemin oluşturur.
Ancak, sorumluluk kişisel ve aile dinamikleriyle bitmez; yapacağımız her etkileşim ve kararda devam eder. Bu ay, etik davranışın yılda bir kez hatırlanacak sadece global bir konu olmadığını, günlük yaşamımızda bütünlük ve doğruluk taahhüdü olan kişisel bir taahhüt olduğunu bize hatırlatır. Her birimiz, dürüstlüğü aldatmacanın üzerine, kayıtsızlığın üzerine nezaketi ve eşitsizliğin üzerine adaleti seçerek daha etik bir dünya için katkıda bulunabiliriz.
Global Etik Ayı, sadece bir yansıma dönemi değil, bir eylem çağrısıdır. Değerlerimizi sorgulamamız ve eylemlerimizi buna göre hizalamamız için bizi zorlar, inkâr kültüründen kabul ve iyileştirme kültürüne doğru ilerlemek için. Etik, felsefecilerin ve akademisyenlerin ayrıcalığı olan uzak bir konsept değil, her birimizin sahip olduğu ve şekillendirdiği, her gün yaşayan, nefes alan bir yaşamın parçasıdır.
Bu önemli ayı işaretlerken, evlerimizde, topluluklarımızda ve daha geniş dünyada etik değişimin ajansı olmaya kendimizi adamak için bir taahhütte bulunalım. Sonuçta, daha etik bir topluma doğru yolculuk, bir seferde bir sorumlu seçimle başlar.
1 yorum
Hasan Basri Çetinkaya
22 Şubat 2024 at 14:08Müthiş bir yazı, emeğinize sağlık. Fayda odaklı bir çalışma başarıya mahkum her zaman. Hele bu çalışma yapılıyorken etik değerler gözetiliyorsa ve sorumluluk bilinci ile hareket ediliyorsa. Nedense toplumu değiştirecek liderler arıyoruz. İnsanlar değişmeden toplumun değişmesi imkansız. Bu nedenle kendimize odaklanmamız gerekiyor. Alçakgönüllülükle, birey olarak sağlayacağımız her fayda, daha etik bir toplumun inşası için bir tuğla olacaktır.