Beyond Reform: A Vision - December 5, 1934
Genel

Reformun Ötesinde Bir Vizyon: 5 Aralık 1934

4 Aralık 2024

5 Aralık 1934’te bundan tam 90 yıl önce, Mustafa Kemal Atatürk, attığı adımla birlikte Türkiye’nin kendini konumlandırdığı yer ve vizyon olarak dünyanın geri kalanından nasıl ileride olduğunu adeta bizlere gösterircesine Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını tanıdı. Bu önemli tarihi, dönemin konjonktürü içerisinde, Türk kadınının hak ettiği ve gerçekte olması gerektiği yer konusunda dünyanın geri kalanına karşı Türkiye’nin ve Mustafa Kemal Atatürk’ün bir manifestosu olarak görüyorum. Bu manifestonun toplumsal hayatımız için ne denli önemli ve ileri görüşlü olduğunu anlamak için o dönemin tarihine bakmak yeterli diye düşünüyorum.

İlk Kadın Muhtar Gül Esin

O dönemde Aydın’ın Karpuzlu’ya bağlı Demircidere Köyünde seçimler, köyde seçme ve seçilme hakkına sahip bütün kadın ve erkeklerin katılımıyla köy derneği cumhuriyet meydanında toplanan 500’e yakın kişi oylarını kullanarak gerçekleşmişti. Seçimlere sekiz muhtar adayı katılırken, sekiz kişi içerisinde tek kadın aday Gül Esin’di. Gül Hanımın muhtar seçilmesinde devrimin öne çıkardığı kadın imajının simgesel önemi gibi siyasal tercihler bir yana; kasaba halkı tarafından sevilmesi, saygı görmesi ve aynı zamanda henüz erkeklerin bile doğru dürüst okuma yazma bilmediği bir dönemde okuryazar olması önemli bir etken olmuştu. Bu örnek, tarihte bir ilk olarak kadınların yalnızca siyasette değil, yerel yönetimlerde de nasıl öncü roller üstlenebileceğini ve liderlik becerilerinin toplumsal cinsiyetle sınırlı olmadığını herkese göstermişti.

Günümüzde de kadınların belediye başkanı, muhtar, milletvekili, bakan ve hatta başbakan olarak halkı temsil etmesinin önünü açan bu adımı, üzerinden 90 yıl geçmiş olmasına rağmen gururla anmak bizlere bu büyük vizyon ışığında hareket etmek için bir sorumluluk yüklüyor.

Gül Esin, elbette bu dönemin yalnızca bir örneğiydi. Onun gibi daha nice kadın, çeşitli alanlarda cesur adımlar atarak kadınların toplumsal hayatta hak ettikleri yeri alabilmeleri için mücadele etti. Unutmamalıyız ki 5 Aralık 1934 yalnızca bir tarihten ibaret değil, bugün bizlere hâlâ devam eden bu mücadeleyi hatırlatmak ve daha eşit bir gelecek inşa etmek için bir ilham kaynağı olmaya devam edecek.

Gelecek İçin İlham

Bugün, 5 Aralık 1934’ü anarken, sadece geçmişte verilen doğru bir kararın başarısını kutlamıyorum; aynı zamanda bugüne ve geleceğe dair sorumluluklarımızı da hatırlıyorum. Bu reformun ardındaki felsefe, yalnızca o dönemin ihtiyaçlarına yanıt vermekle kalmadı; hepimize geleceğe dair bir vizyon sundu. Kadınlarımızın toplumsal hayatta, siyasette ve her alanda hak ettiği yeri alması, yalnızca bir toplumun yarısını güçlendirmek değil, o toplumun tamamını ileri taşımak olduğuna inanıyorum. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Kadınlarını geri bırakan toplum, geride kalmaya mahkumdur” sözü, bugün de yolumuzu aydınlatmıyor mu?

Şahsi gözlemim şu ki, 5 Aralık 1934’teki bu cesur adım, yalnızca Türkiye’nin değil, dünyanın ortak tarihi için bir ilham kaynağı olmaya devam ediyor. Örneğin, İtalya ve Fransa’nın bu adımı ancak 1944’te Türkiye’den tam 10 yıl sonra, medeni hukukumuzu aldığımız İsviçre’nin ise Atatürk’ün verdiği haktan tam 37 sene sonra 1971’de atmış olmas bunun somut bir göstergesi. Bu vizyonu anlamak ve yaşatmak, yalnızca geçmişe bir saygı değil, daha eşitlikçi ve daha çağdaş bir geleceğe olan inancımı pekiştiren bir sorumluluk. Bugün, bu cesur adımın izinden giderek, gelecek nesillere yol gösteren birer temsilci olalım ve geleceği birlikte inşa edelim.

Bunları da beğenebilirsiniz...

Yorum yapılmamış

    Bir cevap yazın


    The reCAPTCHA verification period has expired. Please reload the page.