Başarı – Hüseyin Gelis https://gelis.org Thu, 20 Jun 2019 12:02:40 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Siemens Türkiye, sürdürülebilirlik alanında ‘Ulusal Şampiyonluğa’ aday https://gelis.org/tr/2017/02/22/siemens-turkiye-surdurulebilirlik-alaninda-ulusal-sampiyonluga-aday/ https://gelis.org/tr/2017/02/22/siemens-turkiye-surdurulebilirlik-alaninda-ulusal-sampiyonluga-aday/#respond Wed, 22 Feb 2017 15:42:25 +0000 http://gelis.org/test/?p=361 Türkiye’deki 160 yıllık tarihimiz ile ülkemizin gelişimine somut katkılar sağlamaktan gurur duyuyoruz. Bu alandaki çalışmalarımızı içeren ‘Topluma Katkı’ raporumuzu 2016 yılının sonbaharında yayınlamıştık.

Şimdi Türkiye’nin sürdürülebilirlik alanındaki çalışmalarını ödüllendirmek adına önümüzde yeni bir fırsat var. Siemens Türkiye olarak oluşturduğumuz sürdürülebilirlik stratejimizi sosyal sorumluluk faaliyetlerimizle bir araya getirerek bu alanda “Ulusal Şampiyon’ olmak için bağımsız bir değerlendirme olan European Business Awards’a (Avrupa İş Ödülleri) başvurduk. Siz de 34 ülkede ayrı ayrı gerçekleştirilen ve ilk aşamasını başarıyla tamamladığımız bu oylamada Siemens Türkiye’ye destek olmak isterseniz 1 Mart 2017 Çarşamba gününe kadar oylamaya katılabilirsiniz.

Oylama için tıklayınız.
Daha fazla bilgi için : www.businessawardseurope.com

]]>
https://gelis.org/tr/2017/02/22/siemens-turkiye-surdurulebilirlik-alaninda-ulusal-sampiyonluga-aday/feed/ 0
3 İpucu Serisi: Şirketler ve “Uzun Ömür” https://gelis.org/tr/2015/07/27/ipucu-serisi-sirketler-ve-uzun-omur/ https://gelis.org/tr/2015/07/27/ipucu-serisi-sirketler-ve-uzun-omur/#respond Mon, 27 Jul 2015 15:27:05 +0000 http://gelis.org/test/?p=357 Siemens olarak 2016 yılında Türkiye de 160. yıl dönümümüzü kutlayacağız. 1847 yılında Almanya’da kurulan Siemens, kuruluşundan yalnızca 9 yıl sonra Osmanlı topraklarında faaliyet göstermeye başlamış. Bugün dünyanın her yerinde faaliyet gösteren şirketin, 1847 yılındaki kuruluşunda bir hayal ve vizyonla yola çıktığını biliyoruz. Tabii ki her girişimcinin yola çıkarken bir hayali vardır: Hayat verdiği oluşumu başarıya ulaştırmak ve girişimini / şirketini çocuklarına, hatta mümkünse daha ileri nesillere bırakmak. Yani uzun ömürlü bir girişimi hayata geçirmek. Siemens’in kurucusu Werner von Siemens’in “Şirketimin geleceğini kısa vadeli karlar için satmam” sözünü hatırlıyorum. Peki bu kolay mı? Bir şirketi kurarken uzun ömürlü olması için temelde neye dikkat edilmesi gerekiyor? Tabii ki çok dikkat edilmesi gereken unsurlar vardır fakat bunların bence en kritik olanları 3 ipucu başlığı altında paylaşabilirim

  • Güven inşa etmek – tüm paydaşlara (müşteri, çalışan ve ortaklar gibi).
  • Bir ‘şirket ruhu’ yaratarak onu ‘zamanın ruhu’ ile senkronize etmek.
  • Başkalarının henüz yapmadığı bir şeyi yapmak.

“Bunları söylemek kolay” diyebilirsiniz, “peki bu maratonu nasıl koşarsak hedefe ulaşırız”? Güven inşa etmek konusunun net olduğunu düşünmekle beraber bunu ‘her zaman en öncelikle akılda tutulması gereken’ bir nokta olarak çok önemsiyorum: Eğer iş yapış felsefeniz ürün veya hizmet sunduğunuz kişilerde, müşterilerinizde güven uyandırmıyorsa değil on yıllar sonrasına, birkaç yıl sonrasına bile ayakta kalmak mümkün olmayabilir. Bu sebeple öncelikle iş yapılan kişilerde ve ortamda ‘güven’ inşa etmek gerekir, kendinizden fedakarlık etmek pahasına da olsa.

Güvenilir bir şirket, bir marka kurduk, peki şimdi ne yapmalıyız? Şirketinizin, markanızın hem içeriden hem de dışarıdan hissedilen, yaşatılan bir ‘ruhu’ olmalı. Sizinle çalışan insanlar, çalışanlarınız veya müşterileriniz olsun, o ruhu net bir şekilde görebilmeli ve hissetmeli. Bu ruhu besleyip büyütebilmenin, ayakta tutabilmenin yolu ise onu ‘zamanın ruhu’ ve yeniliklerle ile eşzamanlı hale getirebilmenizden geçer. Temel yetkinliklerinizin, ne’yi en iyi yaptığınızın her zaman farkında olmaya devam edilmeli ama bu farkındalığı zamanın ruhuna, gerekliliklerine göre değiştirmekten, geliştirmekten korkmamalı.

Geleceğin yolunun takipçilerden ziyade takip edilenlere açık olduğunu öngörmek için kahin olmaya gerek yok. Bu sebeple son olarak, ‘başkalarının henüz yapmamış olduğu bir şeyi başarmak – yepyeni bir ürün veya iş modeli geliştirmek – gerekliliğinin’ altını çizmek isterim. Tekrarlamaktan hiç kaçınmadığım bir konu var: Devrimci inovasyonlara mı imza atmalıyız, evrimci inovasyonlara mı? İnovasyonu insanlar gerçekleştirir, siz, ben, şu an mühendislik veya uluslararası ilişkiler okuyan çocuğunuz, tarlasından daha verimli faydalanmak isteyen dikkatli bir çiftçi, herkes. Eğer daha önce yapılmamış, ilk kez sizin ortaya koyduğunuz bir şey yapıyorsanız bir ‘devrimin’ kapısını aralıyorsunuz demektir. O araladığınız kapının önünde, sunduğunuz ürüne, hizmete, çözüme, fikre erişmek isteyen sayısız insan sıraya girmiş, sizi yarınlara taşımak için bekliyor olacak. Güven inşa etmiş, ruhu olan ve zamanın gerekliliklerini yerine getiren yenilikçi bir girişimin, markanın, şirketin ise daha gidecek ‘upuzun’ bir yolu. Aynı durumun yalnızca şirketler, markalar için değil yaşadığımız ülke için de geçerli olduğunu unutmadan ve ülkemize güvenmekten vazgeçmeden, uzun vadeli başarılar için çalışmaya devam etmek ümidiyle…

]]>
https://gelis.org/tr/2015/07/27/ipucu-serisi-sirketler-ve-uzun-omur/feed/ 0
Darüşşafaka’dan gurur duyduğumuz bir başarı daha https://gelis.org/tr/2015/03/20/darussafakadan-gurur-duydugumuz-bir-basari-daha/ https://gelis.org/tr/2015/03/20/darussafakadan-gurur-duydugumuz-bir-basari-daha/#respond Fri, 20 Mar 2015 09:38:08 +0000 https://gelis.org/?p=722 Siemens olarak desteklediğimiz ve geçtiğimiz hafta ülkemizi Amerika’daki Robot Yarışması’nda başarıyla temsil eden Darüşşafaka Robot Kulübü öğrencileri, yarışmadan gurur verici bir ödülle döndüler. Siemens’te çalışan mühendis arkadaşlarımızın tüm süreç boyunca bilgi ve koçluk desteği de sağladığı Darüşşafaka Robot Kulübü öğrencileri, yaptıkları robot ile (FIRST Robotics Competition (FRC)) Robot Yarışması’nda “Regional Engineering Inspiration Award”ödülüne layık görüldüler. Hepimizin göğsünü kabartan bu ödül vesilesiyle kulüp üyesi tüm Darüşşafaka öğrencilerini ve kendilerine destek veren mühendis arkadaşlarımızı kutluyorum.

Darüşşafaka ile ilişkilerimiz oldukça eskiye, tam 109 yıl öncesine dayanıyor. 1906 yılında Mekteb-i Sultani’den (bugünkü Galatasaray Lisesi) mezun olan posta kâtibi RANA Efendi ve ayrıca Darüşşafaka’yı birincilikle bitiren posta-telgraf şubesi mezunu SABRİ efendiler öğrenimlerini sürdürmeleri için Telgraf Bakanlığı’nın harcırahı ve bağladığı maaş ile Berlin’ deki Siemens Halske merkezine gönderilirler. Daha sonra memlekete dönen bu isimler burada, milletvekilliği de dahil olmak üzere, ülkenin modernleşmesine önemli katkılar sağlayan çeşitli görevler üstlenirler. Sabri Efendi, Mustafa Kemal Atatürk’ün de yakın arkadaşlarından biridir. Darüşşafaka ile ta o yıllardan bugünlere Avrupa ile başlayıp süregelen ilişkilerimiz, bugün de Amerika’dan gelen başarılarla birlikte taçlanıyor ve buna tanık olmaktan büyük mutluluk duyuyoruz.

2016 yılında, yani Siemens olarak Türkiye’de 160. yılımızı kutlayacağımız dönemde, birlikte daha nice yeni başarılar elde etmek ümidiyle…

]]>
https://gelis.org/tr/2015/03/20/darussafakadan-gurur-duydugumuz-bir-basari-daha/feed/ 0
Bir şirket nasıl 160. yılına erişir? https://gelis.org/tr/2015/03/16/bir-sirket-nasil-160-yilina-erisir/ https://gelis.org/tr/2015/03/16/bir-sirket-nasil-160-yilina-erisir/#respond Mon, 16 Mar 2015 09:22:26 +0000 https://gelis.org/?p=528 Siemens olarak önümüzdeki yıl, Türkiye’deki 160. yılımızı kutlayacağız. Bir şirket için bu kadar uzun bir tarihçe, yalnızca bu topraklarda değil, dünyada da eşine az rastlanan bir durum. Peki, bir şirket nasıl yüz altmışıncı (160.) yılına erişir? Başka bir deyişle, nesiller boyunca hizmet vermeyi nasıl başarır?

Bu sorunun ilk cevabı: Güven. Güven ve sürdürülebilirlik aslında başarının temelini oluşturuyor. Bildiğiniz üzere ‘marka’ kelimesinin asıl değeri markanın size verdiği ‘söz’den gelir. Biz markamızla verdiğimiz sözleri daima tutmayı, müşterilerimizin güvenini boşa çıkarmamayı başardık.

Bunları takip eden başka unsurlar da var: Her zaman son teknolojiyi sunmak ve yüksek bir motivasyonla hizmet vermek. Bunlar bizi Siemens olarak, bu topraklarda iki asır öncesinden, 1856’dan bugüne ulaştıran en önemli unsurlar.

Ve bir başka kayda değer etken daha: ‘Uyum Kabiliyeti’. 160 yıldan bu yana Türkiye’de pek çok şey değişti. Bir imparatorluktan Cumhuriyet düzenine geçiş yaptık. Nesiller değişti, isimler değişti. Yönetim yapılarımız değişti. Ama biz Siemens olarak her durumda uyum sağlamayı ve günün ihtiyacı neyse ona uygun hizmet sunabilmeyi başardık. Bu da hem küresel, hem de yerel bir şirket olabilmekle doğrudan ilgili bir durum.

Bugün bize şirketimiz hakkında söylenen ve çok hoşuma giden bir cümle var: “Evet, biz Siemens’i tanıyoruz: Siemens, Alman kökenli bir Türk şirketidir.” Ben bundan büyük memnuniyet duyuyorum. Ve bunu mümkün kılan tüm etkenleri bundan sonra da sürdürülebilir kılmak üzere çalışacağımızı belirtmek istiyorum. Ülkemize güveniyoruz.

Daha fazlası için : www.gelis.org/ulkemize-guvenmek

]]>
https://gelis.org/tr/2015/03/16/bir-sirket-nasil-160-yilina-erisir/feed/ 0
Darüşşafaka Robot Kulübü öğrencileri Amerika’dan ödül aldı, Siemens olarak gurur duyduk https://gelis.org/tr/2015/01/09/darussafaka-robot-kulubu-ogrencileri-amerikadan-odul-aldi-siemens-olarak-gurur-duyduk/ https://gelis.org/tr/2015/01/09/darussafaka-robot-kulubu-ogrencileri-amerikadan-odul-aldi-siemens-olarak-gurur-duyduk/#respond Fri, 09 Jan 2015 16:07:07 +0000 https://gelis.org/?p=709 Geçtiğimiz Nisan ayında Amerika’da düzenlenen FRC Robot Yarışması’na katılan Darüşşafaka Robot Kulübü öğrencileri yarışma kapsamında ‘3 EKOCYCLE™ Cube® D Printer Ödülü’ne layık görüldü. Kulüpte görev alan öğrenciler ‘Aerial Assist’ (pilates topu fırlatma) temalı robotlarının 8 ayrı parçasını, bizzat kendilerinin yaptığı 3D Printer’la üretmişti. Biz de Siemens olarak bu süreçte hem gönüllü mühendis arkadaşlarımız aracılığıyla robotu geliştirmeleri hem de Amerika’ya giderek yarışmaya katılmaları amacıyla kendilerini desteklemiştik.

Genç ve gelecek vaad eden nüfusu ile Araştırma-Geliştirme alanında ciddi bir atılım yapmaya ihtiyaç duyan ülkemizde, Darüşşafaka gibi bir kurumun robot kulübü öğrencilerinin böyle bir ödül alması son derece anlamlı. Kendileriyle gurur duyduk. Bu vesileyle hem kulüp öğrencilerini ve mentor öğretmenlerini, hem de özveriyle kendilerine gönüllü olarak destek veren tüm Siemens’li arkadaşlarımı tebrik ediyor, kendilerine bu yıl büyük ödülü almaları için başarılar diliyorum.

]]>
https://gelis.org/tr/2015/01/09/darussafaka-robot-kulubu-ogrencileri-amerikadan-odul-aldi-siemens-olarak-gurur-duyduk/feed/ 0
Sürekli Başarı https://gelis.org/tr/2014/09/24/surekli-basari/ https://gelis.org/tr/2014/09/24/surekli-basari/#respond Wed, 24 Sep 2014 12:10:01 +0000 https://gelis.org/?p=574 1 Ekim 2014 tarihinde şirketimizin 167. kuruluş yılını kutlayacağımızı düşünürken, bugünlerde gündemde olan “Sürdürülebilirlik” olgusuna dayanarak, şirketi sürekli başarılı kılan en temel unsurları düşündüm. Evet, bir şirket bugün olağanüstü başarılar elde etmesine rağmen geleceği ıskalayabilir ya da parlak ve yüksek potansiyelli gelecek planlarına sahip olmasına rağmen bugün batabilir. Girişimcilik sanatının sırrı, şimdiki zaman ile gelecek zaman arasındaki dengeyi sağlayabilmekte saklıdır. Bugün başarılı faaliyetlerde bulunulurken eşzamanlı olarak da şirketin bekası sağlanmalıdır. Bu hiç de kolay değil elbette. Bu oyunu sürekli olarak en yüksek ligde oynayabilmek herkesin harcı değil. Birçok başarılı şirketin tarihi bu gerçeği açıkça ortaya koymaktadır. Geleceğin garanti altına alınması her zaman mali ve manevi yatırımlarla bağlantılıdır. Bunların içinde yeni teknoloji ve ürünler, yeni bölgesel pazarlar ve satış kanalları için yapılan yatırımların yanı sıra müşteri portföyünün güven altına alınmasına, güvene, yeni nesillere, insanlara ve çevreye yönelik yatırımlar da yer alır. Tüm bu yatırımların arkasındaki en önemli unsur, şirketin müşterilerine, çalışanlarına, topluma ve çevreye olan sorumluluk anlayışıdır.
Bir şirketin geleceğinin, her zaman belirsiz bir geleceğe yönelik olarak garantiye alınabilmesinin kesin çözümü yoktur. Stratejik planlamalar daima bir rasyonel ve bir de duygusal unsur içerir. Neyin doğru olduğu sonradan anlaşılır. Fakat iyi veya kötü kararların faturası günümüzde birkaç yıl öncesine kıyasla çok daha hızlı kesilir. Stratejik karar aşamalarında iş girişimciye düşer. Kararları bilinçli şekilde risk alarak, aynı zamanda da her şeyi riske atmamanın sorumluluğunu taşıyarak verir. Sürekli başarının en önemli koşulları çok boyutlu düşünüldüğünde, resmin büyüğü görüldüğüne ve iyi notlar alındığında oluşur. Bu bağlamda bilhassa bütün paydaşların menfaatleri düşünülmelidir (Hissedar, müşteri, çalışan ve çevre).

]]>
https://gelis.org/tr/2014/09/24/surekli-basari/feed/ 0
Alman Şirketleri Türkiye’de Nasıl Başarılı Olabililer? https://gelis.org/tr/2014/01/14/alman-sirketleri-turkiyede-nasil-basarili-olabililer/ https://gelis.org/tr/2014/01/14/alman-sirketleri-turkiyede-nasil-basarili-olabililer/#respond Tue, 14 Jan 2014 16:08:54 +0000 https://gelis.org/?p=507 Türkiye’de ,“Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır” diye bir deyim vardır. Türkiye gibi bir ülkede, uzun vadeli ilişkiler hem sosyal yaşamda hem de iş dünyasında birinci derecede önemlidir. Bu yüzden Siemens, Türkiye’ye 150 yıldan daha uzun bir zaman önce gelmiş ve bir daha da buradan ayrılmamıştır. Siemens olarak, Türkiye’de artık, ‘Alman kökenli bir Türk şirketi’ şeklinde algılanıyoruz.

150 yıldan daha uzun bir zaman önce Türkiye’de faaliyete başladığı ilk zamanlardan bu yana, Siemens, pek çok kişinin yaşamına dokunmuş ve Türk endüstrisinin gelişim sürecindeki ayaklardan biri olmuştur. Siemens olarak, elektriğin Türkiye’ye taşınmasında; Osmanlı saraylarının aydınlatılmasında; evlere televizyon altyapısının getirilmesinde rol alan ilk şirketlerden biriyiz. Ayrıca, bundan tam olarak 100 yıl önce, 1913 yılında ilk tramvayı da Türkiye’ye biz getirdik. İronik olan, 100 yıl sonra, 2013 yılında ilk ‘çok yüksek hızlı treni’ de Türk hükümetine biz teslim ettik.

Doğu ile Batı arasında bir köprü olarak Türkiye, üretim yapmak ve hizmet sağlamak için oldukça cazip bir merkez. Dünyanın 16. büyük ekonomisi ve ayrıca AB Gümrük Birliği üyesi kimliği ile Türkiye, Alman şirketleri için büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye’nin en büyük avantajlarından biri, yaklaşık 4,5 milyon kişilik genç iş gücü. Genç ve eğitimli iş gücü ülkenin büyük değerlerinden birini oluşturuyor. Bu genç güç, dinamik ve ayrıca ‘yeniliklere de açık.’

Türkiye’de, Doğu ve Batı kültürleri arasında hareket edebilen, kendine güvenli genç iş adamları ve iş kadınlarından oluşan yeni bir kuşak yetişiyor. Çeşitlilik konusu genç nüfusun yanı sıra başka pek çok boyuta da sahip. Ülkede büyük bir kadın mühendis ve avukat nüfusu var; ayrıca, proje yönetimlerinde yer alan ciddi sayıda kadın, önemli bir farklılaşma noktası. Türkiye’de başarılı olabilmenin temel faktörü, çeşitliliğe sahip entelektüel bir sermayeyi yarar sağlar hale getirmektir.

Hangi ülkede iş yaparsanız yapın kültürel boyutlar her zaman çok önemlidir. Pek çok ülkede aynı iş dünyası dilinin kullanılıyor olması, her yerde aynı iş kültürüne sahip olunduğu anlamına gelmez. Türkiye şu anda kendini yeniden keşfettiği bir dönüşüm sürecinden geçiyor ve geleceğe doğru kendine özgü yolunu arıyor. Batı, bu süreçte önemli bir kıstas, ancak özellikle Türkiye’deki yeni nesil, Doğu ve Batı kültürleri ve değerlerinin bir sentezi aracılığı ile kendi doğru yollarını bulmaya çalışıyor.

Türkler yapı olarak doğaldır, spontane davranırlar, heveslidirler ve risk almaya daima hazırdılar; strateji onlar için biraz daha ‘sonradan’ gelir. Bu Almanların alışık olduğu yoldan farklı olabilir, fakat bu durum, Türklere iş yapmada zaman ve hız avantajı sağlıyor. Alman şirketleri, önce stratejik riskleri değerlendirir, daha sonra gerçekten harekete geçerler. Bu sebeple, zaman zaman daha yavaş, daha tedbirli ve daha tereddütlü bir görüntü çizebiliyorlar. Tüm bunlar nedeniyle, güçlü yönleri, kültürleri ve değerleri kaynaştırmak, Türkiye gibi bir ülkede önyargılardan uzak biçimde başarılı olabilmek için önem taşıyor.

Siemens olarak 150 yıldan daha uzun bir süredir Türkiye’de faaliyet gösteriyoruz. Türkiye’de 3 üretim tesisi ve 3000 çalışanımızla, katma değerli üretime ve Ar-Ge’ye katkıda bulunuyor, ülke çapında servis ağı kurabiliyoruz. Benim için uzun vadeli başarımız Türkiye’deki iş kültürünü anlamaya, müşterilerimizin ve toplumun güvenini kazanmaya ve sürdürülebilirlik için sıkı bir şekilde çalışmaya dayanıyor. Buna ek olarak başarı, kendimize ve yaptığımız işe inanmak ve hedeflerimize ulaşmak için alışılagelmişin dışında düşünebilmek becerisinde de yatıyor.

Bir ülkede sürdürülebilirlik sağlayabilmek, aynı zamanda o ülkede topluma ne verdiğinizle de bağlantılı. Siemens olarak, Türk üniversitelerindeki başarılı öğrencilerin daha üst düzeyde eğitim almasına destek oluyoruz. Mühendislik disiplinlerindeki öğrencilere burs sağlarken, kadın öğrencilerle engellilere öncelik tanıyoruz. İstanbul’da kurduğumuz ‘Siemens Sanat’ merkezi ile genç sanatçıları destekliyor; ayrıca, genç opera sanatçılarının eğitimlerine Avrupa’da devam edebilmeleri için burslar sağlıyoruz. Bir yandan Türk endüstrisinin gelişimine tanıklık ederken bir yandan da ülkedeki kültürel gelişmelerin bir parçası olmaktan gururluyuz.

Uzun yıllardır Türkiye’de başarılı olabilmiş bir Alman şirketi olarak, Alman şirketlerine tavsiyemiz, Türkiye’de ‘sürdürülebilir iş gerçekleştirmeleri’. Türk ekonomisi son yıllarda daha açık ve liberal bir ekonomiye dönüştü ve iş yapmak da artık daha az bürokratik hale geldi. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkede değişen iş dünyası iklimine zamanında ve yerinde aksiyonlarla uyum sağlamak çok önemli ki bu da ancak ‘sürdürülebilirlikle başarılabilir.

]]>
https://gelis.org/tr/2014/01/14/alman-sirketleri-turkiyede-nasil-basarili-olabililer/feed/ 0
Başarılı bir ‘Yapısal Değişim’ için 3 ipucu https://gelis.org/tr/2013/09/05/basarili-bir-yapisal-degisim-icin-3-ipucu/ https://gelis.org/tr/2013/09/05/basarili-bir-yapisal-degisim-icin-3-ipucu/#respond Thu, 05 Sep 2013 06:51:41 +0000 https://gelis.org/?p=517 Yapısal bir değişikliğe gidilirken bazı temel faktörlere dikkat etmek gerekiyor. Özellikle rekabetçi kalabilmek için şirketlerin günün gelişen ihtiyaçlarına uygun bir değişim ve uyum gerçekleştirmesi şart. Olası bir yapısal değişiklik girişimi için şu kriterlere ulaşmak hedeflenmeli: 

  1. Daha hızlı ol:  Daha az bürokrasi, basitleştirilmiş süreçler ve daha az hiyerarşi oluştur.
  2. Daha ‘iyi’ ol: Kaliteyi artır, müşterine ve çalışanlarına daha yakın ol, tüm paydaşlara karşı şeffaflık sağla.
  3. Daha ‘uygun maliyet’ yarat: Üretimi ve rekabetçiliği artır, tasarruf sonuçlarını iyileştir.
]]>
https://gelis.org/tr/2013/09/05/basarili-bir-yapisal-degisim-icin-3-ipucu/feed/ 0
Geleceğin ‘en parlak yıldızlarını’ harcıyor muyuz? https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/ https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/#respond Tue, 16 Jul 2013 09:16:22 +0000 https://gelis.org/?p=888 Eğitim dönemi çok kısa bir süre önce sona erdi ve pek çok öğrenci ‘kısa’ da olsa nefes alacakları bir döneme girdiler. Ama gerçekte öyle mi?

‘Tatile’ çıktığı varsayılan öğrencilerin pek çoğu aslında şu anda yaz okullarında / kamplarında, eğitim merkezlerinde, bir sonraki yıla hazırlanıyorlar. Yani pek de tatile çıkmış sayılmazlar! Üstüne üstlük veliler hem ‘iç huzuru’ açısından hem de mali açıdan öğrencilerden daha stresli durumdalar. Peki neden? İçgüdüsel davranış ve yönelimlerine bakarsak genellikle ailelerin ‘çocuklarının geleceği söz konusu olduğunda hiç hata yapmamaya’ eğilimli olduklarını söylemek yanlış olmaz. Bu yüzden öğretmenlerin tavsiyeleri aileler için gerçekten çok önemli ve eğer çocuklarının bir alanda zayıf olduğunu düşünüyorlarsa mutlaka bunu iyileştirmeye çalışıyorlar. Üç çocuk sahibi bir aile olarak eşimle kendimizi bu konuda sıkça sorguluyoruz ve şu sorunun cevabını bulmaya çalışıyoruz: “Çocuklarımızın zayıf yönlerini güçlendirmekle güçlü yanlarını pekiştirmek / beslemek arasındaki dengeyi nasıl bulabiliriz?”

İlginçtir, çoğu zaman bir çocuğun gerçek hayatta başarılı olmasını belirleyen unsurun ‘doğal yeteneği, zaten güçlü olduğu yanları ve kendi benzersiz düşünme biçimi’ olduğunu unutuyoruz.  Hayatta başarılı olmaları aslında sahip oldukları doğal yetenekler sayesinde mümkün olacak. Çok iyi bir satış elemanını ele alalım, bu kişinin okulda en iyi dereceleri almış olması veya çok iyi bir okuldan geliyor olması gerekmiyor. Aslında bu alanda başarılı olmak için genellikle doğuştan gelen ve müşterilerle anlaşmak açısından kendi benzersiz kişisel özelliklerini kullanan biri olmak yeterli oluyor.

Sorunları farklı açılardan ve perspektiflerden ele alabilen ve sorun çözme konusunda kendine özgü yöntemler kullanan insanlardan söz ediyoruz. Örneğin Siemens’te biz insanları yalnızca akademik derecelerine göre değerlendirmiyoruz, aradığımız şey daha çok ‘benzersiz yetenekleri, düşünme biçimleri, değerleri ve problemleri nasıl ele alıp çözdükleri’ oluyor. Peki, eğitim sistemimiz bunları bize öğretiyor mu? Maalesef mevcut eğitim sistemimiz bizleri mekanik düşünen, genellikle her şeyi olduğu gibi kabullenen ve derinlemesine düşünmeyen bireylere dönüştürüyor. Entelektüel olarak ilerleyen zaman içinde bu durum elbette değiştirilebilir fakat içeride bir yerde ‘eksik kalmış’ bir şeyler olacağı kesin.

Yalnızca Türkiye’de değil dünya genelinde de eğitim sistemi daha çok ‘belirgin ve alışılmış bilgiye dayalı eğitime’ odaklanıyor. Fakat artık ‘söylenmeden anlaşılan’ veya ‘sözle ifade edilemeyen’ (İngilizce deyimiyle ‘tacit), beceriye veya bilgiye dayalı bir sistem de mevcut. Bu terim felsefeye ilk olarak 1958 yılında Michael Polanyi tarafından, başyapıtı ‘Kişisel Bilgi – Personal Knowledge’ kitabı ile tanıtılmış oldu. Burada söz ettiğimiz şey yazılı ya da sözlü olarak basit bir şekilde başkalarına aktarılması güç olan,‘kişiye özgü’ bir bilgi ve düşünme yolu. Çocuklarımız aslında bizim farkında olduğumuzdan çok daha fazla şey biliyorlar ama bunu zaman baskısı altında ve geleneksel eğitim yöntemleriyle dile getirmekte güçlük çekiyorlar.

Öğretmenler ve aileler genellikle çocuklarının sahip olduğu bilgi ve yeteneklerden ya da bu bilgi ve yeteneklerin doğru geliştirilirse hem çocukların hem de toplumun geleceği için ne kadar değerli olabileceğinden haberdar değiller. İşte bu sebeple öğretmenlerimizin ve eğitim sistemimizin devrim niteliğinde bir değişime ihtiyacı var.

Eğitimin ve eğitimcilerin nihai hedefi, farklı düşünebilme becerisini’ düzeltilmesi gereken bir hata olarak değil bir ‘hediye’ olarak değerlendirip geleceğin vatandaşlarını buna uygun biçimde yetiştirmek olmalı…

]]>
https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/feed/ 0