Bilgi Çağı – Hüseyin Gelis https://gelis.org Wed, 28 Nov 2018 09:11:16 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Abartmadan, hafife almadan: Bilgi çağının gelişimi https://gelis.org/tr/2015/10/02/abartmadan-hafife-almadan-bilgi-caginin-gelisimi/ https://gelis.org/tr/2015/10/02/abartmadan-hafife-almadan-bilgi-caginin-gelisimi/#respond Fri, 02 Oct 2015 15:45:09 +0000 http://gelis.org/test/?p=365 Bir önceki yazıda, yüzyıllar içinde iletişim yöntemlerinde yaşanan gelişmelerden söz etmiş, bilgi çağını yaşadığımızı vurgulamıştım.

Bu çağın tüketiciler, iş dünyası ve bireyler üzerindeki etkileri ise aslında çok detaylı bir konu. Yine de burada ana başlıklarla ele almaya çalışalım.

Medya, yeni dijital teknolojiyle değişime uğrayan ilk sektörlerden biri oldu. İnternetin ve belirli bir hedefe yönelik diğer medya kanallarının sağladığı verimlilik sayesinde pek çok gazete, dergi ve yayın kuruluşu çok ciddi boyutta gelir ve kâr elde etti. Örneğin, dünyadaki en büyük medya şirketi Google, çok sınırlı miktarda orijinal içerik üretiyor ama yine de kendini “mühendislik firması” olarak tanımlıyor.

Haberlere, bilgilere ve eğlenceye erişim konusunda pek çok yeni seçeneğimiz bulunuyor. Profesyonel gazetecilerin sayısı azalmaya devam ederken, teknoloji artık herkesin yazı yazarak kendi okuyucusunu yaratmasını mümkün kılıyor. Yeni çevrimiçi gazetecilik şekilleri, mevcut açıkları kapatmaya başladı bile.

Ama öte yandan da zor sorularla karşı karşıyayız. Örneğin, bilginin kolay erişilebilirliği, her durumda bilginin ve bilgeliğin artışı anlamına gelir mi? Pek çok kaynaktan yağan sonsuz bilgi, eğitimli editörlerin seçip sunduğu, akademik uzmanlarca değerlendirilmiş ya da finansal araçlar üzerinde yapılan bağımsız değerlendirmeler gibi analog çağa ait işlemlerden geçerek bize ulaşmış bilgiler kadar güvenilir olmayabilir. Tüm dünyada bilgi ve belge paylaşımına izin veren Wikipedia gibi siteler, genel anlamda bilgi paylaşımını sağlıyor ama üzerinde araştırmalar yapılması ve daha detaylı anlaşılması gereken ‘ÜSTÜ KAPALI’ bilgiyi edinmemizi sağlayan araçların güvenilirliği zaman zaman tartışılıyor.

Bütün bu gelişmelerin iyi tarafı, kamuya açık hemen hemen tüm bilgilerin bize bir tık uzakta oluşu; kötü tarafıysa filtrelenmemiş aşırı bilgi akışının akılları karıştırıyor olması. Telekomünikasyona, fikri mülkiyete ve hatta göçe ilişkin kanunların günümüz teknolojilerine göre güncellenmesi; yarının teknolojilerine imkan verir hale getirilmesi gerekiyor. Aynı şekilde milli savunmanın temelini de artık, tehditler hakkındaki bilgi parçalarının ne kadar iyi bir şekilde toplandığı ve ilişkilendirildiği belirliyor. Bu da sıklıkla devletin bürokrasisindeki hiyerarşi kültürüyle çelişen, açık fakat güvenli sistemler vasıtasıyla bilgi toplama ve ilişkilendirme konusunda gelişmiş bir mekanizma gerektiriyor. Yine de teknoloji uzmanları bu konuya iyimser yaklaşıyor ve iyimser olmak için haklı gerekçeleri de var.

Benim bu konudaki inancım, bilginin erişilebilirliği arttıkça bireylerin de tercih hakkının, hâkimiyetinin ve özgürlüğünün arttığı yönünde. Bilgi ve birikim yaygınlaştıkça, mali sermaye ve insan sermayesi de daha global ve daha rekabetçi bir hal alıyor. Yeni teknolojideki belirsizlikler ve teknolojiden uzak kalmak sancılı olabiliyor; ancak ok yaydan çoktan çıkmış durumda.

Teknolojinin İlk Kanunu’na göre “teknolojide yaşanan ve tüketici davranışını etkileyen her değişiklikte, daima değişikliğin kısa vadede yaratacağı etkiyi abartma, daha sonra da uzun vadede meydana gelecek etkinin tamamını hafife alma” eğilimindeyiz. On yıl önce de “nokta-com” çağı gereğinden fazla abartılmıştı. Ama artık web, her yerde erişilebilir olan ve her amaçla kullanılan bir araç halini aldı.

Kısacası, bilgi çağında yaşıyoruz, ama bu çağın yaşantımızı nasıl etkileyeceğini öğrenmek için gerekli bilgiyi ve anlayışı edinmeye daha yeni yeni başlıyoruz.

]]>
https://gelis.org/tr/2015/10/02/abartmadan-hafife-almadan-bilgi-caginin-gelisimi/feed/ 0
Ulaklardan e-postalara: İletişimin yeni yüzü https://gelis.org/tr/2015/09/30/ulaklardan-e-postalara-iletisimin-yeni-yuzu/ https://gelis.org/tr/2015/09/30/ulaklardan-e-postalara-iletisimin-yeni-yuzu/#respond Wed, 30 Sep 2015 09:05:53 +0000 https://gelis.org/?p=616 40 yıldır bünyesinde görev yaptığım Siemens, 160 yıldan uzun süredir insanlığın yaşam kalitesini yükseltme amacıyla teknolojik çözümler üreten yenilikçi bir teknoloji şirketi. Ve Siemens’in kuruluş dönemindeki kilit noktalardan biri de iletişim. Şirketimiz 1847 yılında Berlin’de kurulduğunda, iletişim icatlarında önde gelen markalardan biriydi. Örneğin, her ne kadar doğrudan bir Siemens icadı olmasa da, telgrafın ilk yıllardaki başarısında Siemens’in yenilikçi fikirlerinin de katkısı olmuştu.

Sadece Siemens bağlamında değil, kişisel tarihimde de iletişimin farklı bir yeri var benim için. Küçüklüğümde dedem, eski dönemlerin iletişim yöntemlerini âdeta masal gibi anlatırdı bana. Kulelerin tepesinden, güvercinler aracılığıyla, atlı veya yaya ulaklarla, çığırtkanlarla duyuruların yapıldığı zamanlara ilişkin pek çok hikâye dinlediğimi hatırlıyorum. Bu yüzden de iletişim, küçük yaşlarımdan bu yana benim için büyüleyici bir konu olmuştur.

Büyük dedelerimizin, büyükannelerimizin kuşağı, İstanbul’da haberlerin “çığırtkan” adı verilen kişiler vasıtasıyla duyurulduğunu, bu çığırtkanların padişah fermanlarını İstanbul sokaklarında “Duyduk duymadık demeyin!” diye bağırarak okuduğunu anlatır. Bu iletişim yöntemi ilk kez II. Mahmut tarafından, hükümetle halk arasındaki iletişimin sağlanması amacıyla kullanıldı. Daha sonra bu uygulama sokak pazarlarındaki satıcılar (tellallar) tarafından kullanılarak ekonomiye de taşındı. Elbette halk arasında yayılan her haber resmi kaynaklardan gelmiyordu. Haberlerin kaynağı ve niteliği daha o zamanlarda bile tartışmalı olabiliyordu; ancak insanlar bugün olduğu gibi bilgi denizinde boğulmuyordu.

Modern dünyada, hemen hemen sonsuz iletişim imkânları keşfettik. Telefonların, telsizlerin, cep telefonlarının ardından e-postaların da hayatımıza girişiyle, insanlık tarihinde benzeri görülmemiş bir kaynak ve iletişim yöntemi bulmuş olduk. Çocuklarımız birbirine eşzamanlı olarak anlık iletiler gönderebiliyor, iPod’larını dinleyebiliyor, Facebook’ta iletişim kurabiliyor, videolar izleyebiliyor ve bu sırada “ödevlerini de yapabiliyor”.

Çocuklarımız neredeyse yürümeye bile başlamadan önce çevrimiçi faaliyetlerde bulunabildiğinden, bilim adamları gelecek neslin beyin yapısının farklı bir gelişim gösterebileceğini düşünüyor. İnternet tek başına, dünya üzerindeki en büyük kütüphaneyi parmaklarımızın ucuna taşımış durumda.

Kısacası, güvercinlerden ve ulaklardan bu yana dünya ve iletişim çok değişti. Bu değişim de bizleri “bilgi çağı” olarak adlandırabileceğimiz bambaşka bir döneme taşıdı. Bu dönemin özelliklerini de sonraki yazıda ele alalım.

]]>
https://gelis.org/tr/2015/09/30/ulaklardan-e-postalara-iletisimin-yeni-yuzu/feed/ 0