Bilgi – Hüseyin Gelis https://gelis.org Wed, 26 Dec 2018 12:53:26 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Abartmadan, hafife almadan: Bilgi çağının gelişimi https://gelis.org/tr/2015/10/02/abartmadan-hafife-almadan-bilgi-caginin-gelisimi/ https://gelis.org/tr/2015/10/02/abartmadan-hafife-almadan-bilgi-caginin-gelisimi/#respond Fri, 02 Oct 2015 15:45:09 +0000 http://gelis.org/test/?p=365 Bir önceki yazıda, yüzyıllar içinde iletişim yöntemlerinde yaşanan gelişmelerden söz etmiş, bilgi çağını yaşadığımızı vurgulamıştım.

Bu çağın tüketiciler, iş dünyası ve bireyler üzerindeki etkileri ise aslında çok detaylı bir konu. Yine de burada ana başlıklarla ele almaya çalışalım.

Medya, yeni dijital teknolojiyle değişime uğrayan ilk sektörlerden biri oldu. İnternetin ve belirli bir hedefe yönelik diğer medya kanallarının sağladığı verimlilik sayesinde pek çok gazete, dergi ve yayın kuruluşu çok ciddi boyutta gelir ve kâr elde etti. Örneğin, dünyadaki en büyük medya şirketi Google, çok sınırlı miktarda orijinal içerik üretiyor ama yine de kendini “mühendislik firması” olarak tanımlıyor.

Haberlere, bilgilere ve eğlenceye erişim konusunda pek çok yeni seçeneğimiz bulunuyor. Profesyonel gazetecilerin sayısı azalmaya devam ederken, teknoloji artık herkesin yazı yazarak kendi okuyucusunu yaratmasını mümkün kılıyor. Yeni çevrimiçi gazetecilik şekilleri, mevcut açıkları kapatmaya başladı bile.

Ama öte yandan da zor sorularla karşı karşıyayız. Örneğin, bilginin kolay erişilebilirliği, her durumda bilginin ve bilgeliğin artışı anlamına gelir mi? Pek çok kaynaktan yağan sonsuz bilgi, eğitimli editörlerin seçip sunduğu, akademik uzmanlarca değerlendirilmiş ya da finansal araçlar üzerinde yapılan bağımsız değerlendirmeler gibi analog çağa ait işlemlerden geçerek bize ulaşmış bilgiler kadar güvenilir olmayabilir. Tüm dünyada bilgi ve belge paylaşımına izin veren Wikipedia gibi siteler, genel anlamda bilgi paylaşımını sağlıyor ama üzerinde araştırmalar yapılması ve daha detaylı anlaşılması gereken ‘ÜSTÜ KAPALI’ bilgiyi edinmemizi sağlayan araçların güvenilirliği zaman zaman tartışılıyor.

Bütün bu gelişmelerin iyi tarafı, kamuya açık hemen hemen tüm bilgilerin bize bir tık uzakta oluşu; kötü tarafıysa filtrelenmemiş aşırı bilgi akışının akılları karıştırıyor olması. Telekomünikasyona, fikri mülkiyete ve hatta göçe ilişkin kanunların günümüz teknolojilerine göre güncellenmesi; yarının teknolojilerine imkan verir hale getirilmesi gerekiyor. Aynı şekilde milli savunmanın temelini de artık, tehditler hakkındaki bilgi parçalarının ne kadar iyi bir şekilde toplandığı ve ilişkilendirildiği belirliyor. Bu da sıklıkla devletin bürokrasisindeki hiyerarşi kültürüyle çelişen, açık fakat güvenli sistemler vasıtasıyla bilgi toplama ve ilişkilendirme konusunda gelişmiş bir mekanizma gerektiriyor. Yine de teknoloji uzmanları bu konuya iyimser yaklaşıyor ve iyimser olmak için haklı gerekçeleri de var.

Benim bu konudaki inancım, bilginin erişilebilirliği arttıkça bireylerin de tercih hakkının, hâkimiyetinin ve özgürlüğünün arttığı yönünde. Bilgi ve birikim yaygınlaştıkça, mali sermaye ve insan sermayesi de daha global ve daha rekabetçi bir hal alıyor. Yeni teknolojideki belirsizlikler ve teknolojiden uzak kalmak sancılı olabiliyor; ancak ok yaydan çoktan çıkmış durumda.

Teknolojinin İlk Kanunu’na göre “teknolojide yaşanan ve tüketici davranışını etkileyen her değişiklikte, daima değişikliğin kısa vadede yaratacağı etkiyi abartma, daha sonra da uzun vadede meydana gelecek etkinin tamamını hafife alma” eğilimindeyiz. On yıl önce de “nokta-com” çağı gereğinden fazla abartılmıştı. Ama artık web, her yerde erişilebilir olan ve her amaçla kullanılan bir araç halini aldı.

Kısacası, bilgi çağında yaşıyoruz, ama bu çağın yaşantımızı nasıl etkileyeceğini öğrenmek için gerekli bilgiyi ve anlayışı edinmeye daha yeni yeni başlıyoruz.

]]>
https://gelis.org/tr/2015/10/02/abartmadan-hafife-almadan-bilgi-caginin-gelisimi/feed/ 0
Yeni neslin yenilikçi öğretmenleri: En güzel örnek yetişen öğrenciler olacak. https://gelis.org/tr/2014/11/24/yeni-neslin-yenilikci-ogretmenleri-en-guzel-ornek-yetisen-ogrenciler-olacak/ https://gelis.org/tr/2014/11/24/yeni-neslin-yenilikci-ogretmenleri-en-guzel-ornek-yetisen-ogrenciler-olacak/#respond Mon, 24 Nov 2014 13:50:11 +0000 https://gelis.org/?p=938 Bugün özel bir gün. Her yıl 24 Kasım’ı öğretmenlerimizi anmak, onları saygımızı ifade etmek için kutluyoruz. Bir yandan kendi öğretmenlerimizi hatırlıyoruz, bir yandan varsa bugünü, çocuklarımızın öğretmenlerine minnet, sevgi ve saygımızı göstermek için bir şans olarak değerlendiriyoruz. Ya da eğer bir öğretmensek, eski öğrencilerimizden haber alıyor, yeni öğrencilerden ise o cıvıl cıvıl sesleri ile dile getirdikleri ‘Öğretmenler Gününüz kutlu olsun öğretmenim’ dileğini duyuyoruz. Hepsi çok güzel. Bugün Türkiye’de öğretmenlik mesleği hakettiği değeri görmekten malesef hala çok uzak bir noktada. Öğretmenlerimize, bugünün ve yarının mimarlarına ‘öğretmekten ve eğitmekten başka bir kaygı taşımayacakları’ bir ortamı henüz sağlayabilmiş de değiliz. Ama bunların hiçbiri bu mesleğin önemini değiştirmiyor. Peki benim için öğretmenlik en çok hangi sebeple önemli ve en iyi öğretmen ne demek?

Benim için en iyi öğretmen, her daim yeniliğe açık olan, olgunluk çağında bile bu özelliğini korumaya devam eden, yeniye kapılarını hiçbir zaman kapatmayan insan demek. Bugünün çocukları için bilgiye erişim çok kolay, bunu en iyi çocuklarımla konuşurken, onları dinlerken farkediyorum.  Bu yüzden onlara kendi verdiklerimle asla yetinmiyorum, yetinemem de.

Öğretmenlerimize en güzel örnek tabii ki bu temeli kurup, hazırlayan Atatürk. Fakat biz aslında en güzel örnekleri henüz görmedik. En güzel örnek yeni yetişen nesil olacak. Peki neden? Çünkü yeni nesil, yeniliği bir risk olarak görmeyen, yenilikten korkmayan çağdaş bir nesil. Bizim en büyük şansımız da bu olacak. Türkiye’nin büyük potansiyelinden sürekli söz ediyoruz. Bu potansiyeli hem bireyler için hem de ülkemiz, toplumumuz için değere çevirebilecek öğretmenlerimiz olmadığı sürece o potansiyel atıl kalmaya devam edecek. İşte bu noktada kendisi de yenillikçi olan, öğrencilerine böyle düşünmeyi öğreten ve bunu teşvik eden öğretmenler bizlerin en büyük şansını oluşturacak. Bir gün biz de uzay çalışmalarına aktif olarak katılan bir ülke haline geldiğimizde, anne babamızın bizleri ilk emanet ettiği öğretmenimizin bunda payı olacağını unutmayalım.

Öğretmenler Günü kutlu olsun.

]]>
https://gelis.org/tr/2014/11/24/yeni-neslin-yenilikci-ogretmenleri-en-guzel-ornek-yetisen-ogrenciler-olacak/feed/ 0
Geleceğin ‘en parlak yıldızlarını’ harcıyor muyuz? https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/ https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/#respond Tue, 16 Jul 2013 09:16:22 +0000 https://gelis.org/?p=888 Eğitim dönemi çok kısa bir süre önce sona erdi ve pek çok öğrenci ‘kısa’ da olsa nefes alacakları bir döneme girdiler. Ama gerçekte öyle mi?

‘Tatile’ çıktığı varsayılan öğrencilerin pek çoğu aslında şu anda yaz okullarında / kamplarında, eğitim merkezlerinde, bir sonraki yıla hazırlanıyorlar. Yani pek de tatile çıkmış sayılmazlar! Üstüne üstlük veliler hem ‘iç huzuru’ açısından hem de mali açıdan öğrencilerden daha stresli durumdalar. Peki neden? İçgüdüsel davranış ve yönelimlerine bakarsak genellikle ailelerin ‘çocuklarının geleceği söz konusu olduğunda hiç hata yapmamaya’ eğilimli olduklarını söylemek yanlış olmaz. Bu yüzden öğretmenlerin tavsiyeleri aileler için gerçekten çok önemli ve eğer çocuklarının bir alanda zayıf olduğunu düşünüyorlarsa mutlaka bunu iyileştirmeye çalışıyorlar. Üç çocuk sahibi bir aile olarak eşimle kendimizi bu konuda sıkça sorguluyoruz ve şu sorunun cevabını bulmaya çalışıyoruz: “Çocuklarımızın zayıf yönlerini güçlendirmekle güçlü yanlarını pekiştirmek / beslemek arasındaki dengeyi nasıl bulabiliriz?”

İlginçtir, çoğu zaman bir çocuğun gerçek hayatta başarılı olmasını belirleyen unsurun ‘doğal yeteneği, zaten güçlü olduğu yanları ve kendi benzersiz düşünme biçimi’ olduğunu unutuyoruz.  Hayatta başarılı olmaları aslında sahip oldukları doğal yetenekler sayesinde mümkün olacak. Çok iyi bir satış elemanını ele alalım, bu kişinin okulda en iyi dereceleri almış olması veya çok iyi bir okuldan geliyor olması gerekmiyor. Aslında bu alanda başarılı olmak için genellikle doğuştan gelen ve müşterilerle anlaşmak açısından kendi benzersiz kişisel özelliklerini kullanan biri olmak yeterli oluyor.

Sorunları farklı açılardan ve perspektiflerden ele alabilen ve sorun çözme konusunda kendine özgü yöntemler kullanan insanlardan söz ediyoruz. Örneğin Siemens’te biz insanları yalnızca akademik derecelerine göre değerlendirmiyoruz, aradığımız şey daha çok ‘benzersiz yetenekleri, düşünme biçimleri, değerleri ve problemleri nasıl ele alıp çözdükleri’ oluyor. Peki, eğitim sistemimiz bunları bize öğretiyor mu? Maalesef mevcut eğitim sistemimiz bizleri mekanik düşünen, genellikle her şeyi olduğu gibi kabullenen ve derinlemesine düşünmeyen bireylere dönüştürüyor. Entelektüel olarak ilerleyen zaman içinde bu durum elbette değiştirilebilir fakat içeride bir yerde ‘eksik kalmış’ bir şeyler olacağı kesin.

Yalnızca Türkiye’de değil dünya genelinde de eğitim sistemi daha çok ‘belirgin ve alışılmış bilgiye dayalı eğitime’ odaklanıyor. Fakat artık ‘söylenmeden anlaşılan’ veya ‘sözle ifade edilemeyen’ (İngilizce deyimiyle ‘tacit), beceriye veya bilgiye dayalı bir sistem de mevcut. Bu terim felsefeye ilk olarak 1958 yılında Michael Polanyi tarafından, başyapıtı ‘Kişisel Bilgi – Personal Knowledge’ kitabı ile tanıtılmış oldu. Burada söz ettiğimiz şey yazılı ya da sözlü olarak basit bir şekilde başkalarına aktarılması güç olan,‘kişiye özgü’ bir bilgi ve düşünme yolu. Çocuklarımız aslında bizim farkında olduğumuzdan çok daha fazla şey biliyorlar ama bunu zaman baskısı altında ve geleneksel eğitim yöntemleriyle dile getirmekte güçlük çekiyorlar.

Öğretmenler ve aileler genellikle çocuklarının sahip olduğu bilgi ve yeteneklerden ya da bu bilgi ve yeteneklerin doğru geliştirilirse hem çocukların hem de toplumun geleceği için ne kadar değerli olabileceğinden haberdar değiller. İşte bu sebeple öğretmenlerimizin ve eğitim sistemimizin devrim niteliğinde bir değişime ihtiyacı var.

Eğitimin ve eğitimcilerin nihai hedefi, farklı düşünebilme becerisini’ düzeltilmesi gereken bir hata olarak değil bir ‘hediye’ olarak değerlendirip geleceğin vatandaşlarını buna uygun biçimde yetiştirmek olmalı…

]]>
https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/feed/ 0