Dijital – Hüseyin Gelis https://gelis.org Wed, 20 Mar 2024 05:38:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Dijital Dünyada Analoğun Kalıcı Önemi https://gelis.org/tr/2024/03/20/dijital-dunyada-analogun-kalici-onemi/ https://gelis.org/tr/2024/03/20/dijital-dunyada-analogun-kalici-onemi/#respond Wed, 20 Mar 2024 05:38:18 +0000 https://gelis.org/?p=7275 Dijital teknolojinin hüküm sürdüğü bir çağda, bizi somut ve zamansız olana bağlayan köklerin kalıcı önemini göz ardı etmek kolaydır. Dijital İkizler, Yapay Zeka ve Nesnelerin İnterneti gibi teknolojilerle Dördüncü Sanayi Devriminin dalgaları arasında seyrettiğimiz bu dönem akıllara oldukça önemli bir soruyu getiriyor: Giderek dijitalleşen dünyamızda analog teknolojinin yeri nedir?

Geçtiğimiz yılları karakterize eden hızlı dijitalleşmeye rağmen, analog teknoloji yalnızca güncelliğini korumakla kalmamış, aynı zamanda temel önemini de korumuştur. Plakların sıcaklığından dokunma hissine kadar mekanik saatlerin geri bildirimi olan analog teknolojiler, bizlere dijital muadillerinin taklit etmeye çalıştığı ancak tam olarak yakalayamadığı bir deneyim zenginliği sunmaktadır.

Bu fizikselliğin ve işlevselliğin birleşimi, temelinde insan olan bir şeye hitap eder: Somut ve otantik olanı takdir etme… Özellikle müzik dünyasında vinyl plaklar yalnızca nostaljik değerleriyle değil, aynı zamanda DJ’ler tarafından dijital teknolojilerle harmanlanarak yenilikçi müzik deneyimleri yaratmada kullanılmalarıyla da öne çıkmaktadır. DJ’ler, analoğun sıcaklığını ve dokunsal deneyimini dijital teknolojinin sağladığı esneklik ve yenilikle birleştirerek müziği yeni bir boyuta taşımaktadır. Bu, analog ve dijital teknolojilerin bir arada nasıl güçlü bir sinerji yaratabileceğinin sadece küçük bir örneğidir. 

Irene Vallejo’nun “Papyrus” ve Caroline Weaver’ın “The Pencil Perfect” adlı eserleri üzerinden yaptığım son analog dünya keşfi, analog cihazların ve teknolojinin kalıcı mirasına olan takdirimi yeniden canlandırdı. Bu okumalar yalnızca anlayışımı zenginleştirmekle kalmadı, aynı zamanda analog ve dijital alemler arasındaki karmaşık etkileşimimi de aydınlattı. “Papyrus”, yazılı kelimenin tarihini ve insan uygarlığı üzerindeki derin etkisini ortaya çıkararak bize bilgi ve kültürün somut mirasını hatırlatıyor. Vallejo’nun parşömenlerin ve el yazmalarının antik dünyasına yaptığı keşif, dijitalleşmenin gölgede bırakma eğiliminde olduğu iletişim fizikselliğinin de altını çiziyor.

Buna paralel olarak, Caroline Weaver tarafından kaleme alınan ‘’The Pencil Perfect- Kurşun Kalem Kusursuzdur” adlı kitap, analog bir araç olan mütevazı kurşun kalemin yolculuğunu inceliyor ve onun yaratıcılık ve inovasyondaki gösterişsiz ama bir o kadar önemli rolünü vurguluyor. Weaver’ın anlatısı, kurşun kalem gibi basit analog araçların fikirleri nasıl şekillendirmeye devam ettiğini ve somut ile dijital arasındaki boşluğu nasıl sorunsuz bir şekilde doldurduğunu gözler önüne seriyor. 

Bu perspektif benim için bir keşif oldu…  Son yıllarda, dijital öğrenime ve söylemlere dalmış olmam, istemeden de olsa dijital ilerlemelerimizin temelini oluşturan analog temeli göz ardı etmeme neden olmuştu. Ancak dijital dünyanın analoğun yerine geçmediğini, aksine onun bir uzantısı olduğunu fark ettim. Her biri ona bağlı bir şekilde derinlik, bağlam ve yenilik için diğerini geliştiriyor. Bu düşünce, analog ve dijital teknolojiler arasındaki simbiyotik ilişkiyi daha derinlemesine keşfetmek için adeta bir davet niteliğindedir. Bu alanlar nasıl bir arada var oluyor, birbirlerini tamamlıyor ve karşılıklı olarak deneyimlerimizi ve dünyayı anlamamızı nasıl etkiliyor?

Dijital çağda ilerlemeye devam ederken, bizi zengin bir bilgi, yaratıcılık ve insan etkileşimi mirasına bağlayan analog kökleri göz ardı etmeyelim. Bir kitabın sayfalarını çevirmenin verdiği dokunsal haz, bir düşünceyi kalemle kâğıda not etmenin dolaysızlığı, dijital teknolojinin taklit etmeye çalıştığı ancak kopyalamakta başarısız olduğu deneyimlerdir. Önümüzdeki yıllarda, manuel ve dijital görevlerin nörolojik işlevleri nasıl farklı şekilde etkilediğine dair anlayışımızı derinleştirmemiz bizler için hayati önem taşımaktadır. Geleceği kucaklama arayışımızda, geçmişin derslerini ve miraslarını unutmamalıyız. Analog teknolojiler, dokunsal zenginlikleri ve insan merkezli tasarımlarıyla birlikte bize ilerlemenin yalnızca hız veya verimlilikle alakalı olmadığını, buna karşın günlük deneyimlerimizdeki derinlik ve dokuyla da ilgili olduğunu da hatırlatır.

Her geçen gün daha fazla dijitalleşen dünyamızda analog teknolojinin önemli rolünü birlikte gündemde tutmaya devam edelim. Analog geçmişimizi kabul ederek ve ona değer vererek, dijital ve analog teknolojilerin uyum içinde hayatlarımızı zenginleştirdiği; daha bütünleşmiş ve anlamlı bir geleceğin yolunu açabiliriz. Bu yazı yalnızca düşüncelerin kaleme alınmasından ibaret değildir, aynı zamanda dijital yaşamlarımızdaki analog temellerin daha derinlemesine takdir edilmesi ve keşfedilmesi için bir eylem çağrısıdır da. Diyaloğu teşvik etmeyi, daha fazla keşfe ilham vermeyi ve analog ile dijital arasındaki etkileşim için daha derin bir farkındalık geliştirmeyi, böylece deneyimlerimizi zenginleştirmeyi ve etrafımızdaki dünyayı daha iyi anlamamızı sağlamayı da amaçlamaktadır.

]]>
https://gelis.org/tr/2024/03/20/dijital-dunyada-analogun-kalici-onemi/feed/ 0
Sürdürülebilir bir refah için: Dijitalleşme https://gelis.org/tr/2019/05/20/surdurulebilir-bir-refah-icin-dijitallesme/ https://gelis.org/tr/2019/05/20/surdurulebilir-bir-refah-icin-dijitallesme/#respond Mon, 20 May 2019 06:00:52 +0000 https://gelis.org/?p=1477 Son yirmi yıl içerisinde teknoloji, otomasyon temelli ve görev odaklı yapısının ötesinde hayatımızı radikal bir biçimde dönüştüren bir güç hâline geldi. Dijitalizasyon ise; teknolojinin gündelik hayatta yarattığı etkiden daha büyük bir etkiyi toplumsal hayatta yaratabilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.

Mart ayında Uludağ Ekonomi Zirvesi içerisinde düzenlenen ve konuşmacılarından biri olduğum “Refah için Dijitalleşme” paneli, aslında bu dönüşümü çok güzel bir başlıkla özetliyor. Burada bahsedilen refah, oldukça geniş kapsamlı. İç huzurumuzdan tutun da şirketimizin verimliliğini artırmaya, bir ülkenin yaşayacağı bolluktan bugün karşı karşıya kaldığımız temel problemlerin çözümüne kadar her şeyi kapsıyor.

O gün de söylediğim gibi bugün aslında dijitalleşme hayatımızın her anını ve alanını görünmez, ince ama sımsıkı ağlarla örmüş durumda. En basitinden, telefonlar ve akıllı hoparlörler gibi cihazlar üzerinde somutlaşan kişisel asistanlarımız, aslında bulut üzerinde çalışan uygulamalardan ibaret. Benzer sistemler neredeyse nefes alıp verme sıklığında ürettiğimiz verileri değerlendiriyor, öngörüler çıkartıyor ve iş süreçlerini tepeden tırnağa değiştirme imkânı sunuyor. Hatta, bu teknolojileri kullanarak ortaya koyduğumuz yeni nesil uygulamalar ile bir sektörün tamamen dönüşmesi bile muhtemel.

Dijitalleşme konusunda en büyük sorumluluğun özel şirketlerde olduğunu düşünmek ise işin bütünsel ölçeğini ıskalamak anlamına gelebilir. Toplumsal düzeyde gerçekleşecek bir dönüşümün mimarlarından biri elbet eğitim olacak. Geleceğin ihtiyaçlarını belirlediğimiz bu dönemde, öngördüğümüz gereksinimleri karşılayabilmek için kodlama, dijital okur yazarlık adımlarıyla dijital bireyler yetiştirmeye başladık bile. Bundan sonrasında da müfredatın ve eğitim biçimlerinin yol haritasını çizerek, Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi teknolojilerinden faydalanacağız.

Bir diğer önemli konu ise sağlık. Bireysel düzeyde takip gerektiren uygulamalar, halihazırda akıllı saatlerimiz ve bilekliklerimizle gerçekleştirilebiliyor. Özellikle sağlık hizmetlerine erişimin güç olduğu bölgelerde doktor ile uzaktan iletişim kurabilmek, verilerin bulut üzerinde tutulması gibi çözümler, pratikte karşılığını bulmaya başladı. Şimdi sağlık ve hatta sosyal güvenlik sistemlerinin üzerinde yük olan hastalıkları öngörebilmek, sağlık sisteminin süreçlerini yeniden düzenlemek gibi ciddi bir dönüşüm kapıda.

Artan nüfusa fırsat eşitliği getirecek

Euromonitor, 2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde altmışının şehirlerde yaşayacağını belirtiyor. Bu dönüşüm gerçekleşirken ufak yerleşim birimleri şehirleşecek, şehirler de göç alarak mega şehirler haline gelecek; nüfusu 10 milyonun üzerindeki şehirlerin sayısı otuz dokuza yükselecek.

Burada da Akıllı Şehir çalışmaları yerel yönetimlerin ve yurttaşların yardımına yetişecek. Şehrin dört bir yanına ve araçlara konumlandırılan algılayıcılar vasıtasıyla trafikten hava kirliliğine, doğal afet önlemlerinden şehir planlamaya kadar gündelik yaşam çok daha iyi standartlara ulaşacak.

Tam bir dijitalleşme ile, yani uçtan uca dijital bir yapı kurulmasıyla fırsat eşitliği de bir ideal olmaktan çıkarak ulaşılabilir bir hedefe dönüşecek. Bu eşitlik ile sadece cinsiyetler arası çalışma şartlarının farkını kapatmak değil, imkânların eşit olarak paylaştırıldığından emin olabileceğiz. Ancak Yapay Zeka, Makine Öğrenimi, Nesnelerin İnterneti gibi yeni nesil teknolojiler ve onların açtığı yolu değerlendiren Dijital Dönüşüm, bize her şeyden önemli bir hediye verecek: Sürdürülebilirlik. Bu da yaşama dair tabii kaynakların dağılımını ve yetersizliğini düşünen, gökyüzünde başka gezegenlerde hayat ihtimalinin peşinden koşan bizlerin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şey…

]]>
https://gelis.org/tr/2019/05/20/surdurulebilir-bir-refah-icin-dijitallesme/feed/ 0