Kariyer – Hüseyin Gelis https://gelis.org Fri, 25 Jan 2019 09:56:18 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Sen mi Siz mi https://gelis.org/tr/2015/12/23/sen-mi-siz-mi/ https://gelis.org/tr/2015/12/23/sen-mi-siz-mi/#respond Wed, 23 Dec 2015 09:53:51 +0000 https://gelis.org/?p=558 Eskiden galiba hitap konusu çok da sorun olmuyordu. Aile içinde zaten alışılagelmiş hitaplar vardı. İş dünyasında ise, o dönemde benimsenen genel nezaket kuralları çerçevesinde, hiyerarşik yapıya bakılmaksızın çoğunlukla bireyler birbirlerine ”siz“ şeklinde hitap ediyordu. Zamanla kurallar esnedi ve ”sen“ devreye girdi.

Bu kez de bir ikilem gündeme geldi. Yaşça büyük ya da hiyerarşik açıdan üst seviyede yer alan yöneticiler, astlarına genellikle ”sen“ diye hitap ediyorlar. Buna karşın, astların üstlerine aynı şekilde hitap etmesi çok da yaygın değil. Elbette özellikle global şirketlerde hitaplar giderek esniyor ama yakın zamanda astların üstlere “sen” hitabı yaygınlaşacak gibi görünmüyor.

Bu hitap meselesini, özellikle de üstlerin astlara neden “sen” diye hitap ettiğini çevremdeki profesyonellere sorunca, “Samimi bir ortam oluşsun diye,” karşılığını aldım. Acaba gerekçemiz gerçekten bu mu, yoksa aslında “Sen konumunu bil,” demek mi istiyoruz? Yani yöneticiler olarak gençleri veya hiyerarşide farklı seviyedeki iş arkadaşlarımızı kendi seviyemizde görmüyor muyuz?

Hepimiz gençlere, farklılığa ve çeşitliliğe inandığımızı söylüyor, insan kaynağımızı sürekli teşvik edip destekliyoruz. Ama bu süreçte onlara hitabımızla farklı bir mesaj mı veriyoruz?

Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz?

]]>
https://gelis.org/tr/2015/12/23/sen-mi-siz-mi/feed/ 0
Bir expat’ın deneyimleri https://gelis.org/tr/2013/11/22/bir-expatin-deneyimleri/ https://gelis.org/tr/2013/11/22/bir-expatin-deneyimleri/#respond Fri, 22 Nov 2013 07:54:01 +0000 https://gelis.org/?p=520 Pek çoğunuz bir expat (yabancı bir ülkede çalışan) olarak evinizden uzakta yaşıyorsunuz ve her expat’ın hayatı farklı boyutlar içeriyor. Sizinle, Hindistan’da yaşadığım tecrübeleri paylaşmak istiyorum. Bu yazı aslında 10 yıl önce yayınlanmıştı ama hâlâ pek çok açıdan geçerliliğini koruyor.

Hindistan’da yaşayan bir expat’ın deneyimleri

Yetenekli insanlarına ve canlı iş dünyasına rağmen Hindistan, “siyasi” değil, “ekonomik” bakış açısına odaklanmadığı sürece gelişmekte olan bir ülke olarak kalabilir.

Egzotik, Benzersiz ve Çeşitli! Bu renkli ülkeye gitmeden önce zihnimdeki Hindistan imajı buydu. Bu imaj Hemingway’in “Hindistan, binlerce Tanrının, Dinin ve dilin ülkesi” yazısını okuduktan sonra daha da güçlenmişti. Ve her geçen gün bu düşüncem biraz daha yoğunlaştı. Hindistan ve Hintliler geçmişi, bugünü ve geleceği beraberlerinde taşımak gibi benzersiz bir özelliğe sahip. Eski Hindistan, bugünün modern Hindistan’ıyla bir arada var oluyor ve çok güzel bir şekilde harmanlanıyor. Ve tıpkı ülkenin kendisi gibi, Hint kültürünün her bir unsuru da hiç bitmeyen bir özümseme ve benimseme sürecinin bir ifadesi.

Ve bu da tanıklık etmesi son derece ilginç bir deneyim.

Hindistan’a ilk gittiğimde ortam, kültürel çeşitliliği ve farklı aksanlar nedeniyle biraz bunaltıcı gelmişti; hatta iş terminolojisi bile tüm dünyada kullanılandan farklıydı. Ama insanlar anlatmak için uğraşıyor, yardımcı oluyorlardı; böylece anlamak ve bağ kurmak yavaş yavaş kolaylaştı. Hindistan’a uyum sağlamam yaklaşık 6 ay sürdü. Yerleşme döneminden sonra ise asla kaçırmak istemeyeceğiniz harika bir öğrenme deneyimine dönüştü.

Hindistan gelişmekte olan bir ülke olarak görülüyor ama iş yapış biçiminin temelleri tüm dünyayla aynı. Ancak zaman zaman Hindistan’ı farklı kılan özellik, çok ince detaylara girmekten kaynaklanan ağır tempo. Bu sırada ana hedef dağılıyor ve pek çok parçalanmış seçenek üzerinde çok fazla düşünülüyor. Bürokrasi, İngilizlerin Hindistan’a hakim olduğu günlerden kalma bir miras. İş yapış tarzında bu kültü hâlâ egemen ama eminim genç kuşaklar daha profesyonel ve etkili şekilde çalışarak bunu değiştireceklerdir.

Daha resmi olan Avrupa’yla karşılaştırıldığında, Hindistan’daki iş yapış şekli daha kişisel, çünkü pek çok aile şirketi var. Atmosfer daha rahat ve insanlar kendilerini ifade etmek istiyorlar, kişisel görüşlerinde ısrarcı davranıyorlar. Bunu demokratik bir süreç olarak görebilirsiniz. Ama Hindistan’da ekibin/organizasyonun lideri, Avrupa’dakinden daha korumacı bir rol oynuyor. Dolayısıyla da insanlar, işi istenen şekilde yaptıklarından emin olmak için tekrar tekrar ‘kontrol etme’ eğilimindeler. Bu sistem, unvanların ve statülerin göz ardı edilemeyecek kadar önemli bir rol oynadığı, katı bir hiyerarşi modelinin doğmasına neden olmuş.

Ben özellikle Hindistan’daki gençlerin çok profesyonel, çok hedef odaklı olduklarını ve hem kendilerinden hem de çevrelerinden çok şey beklediklerini düşünüyorum. Yeni nesil Batı kültürüyle çok içli dışlı olsa da Hintli tarzlarından çok gurur duyuyorlar. Batı kültürünü körü körüne kabullenmiyorlar, onun yerine Batı’nın ve kendi kültürlerinin karışımı olan yeni bir Hint tarzı yaratmış görünüyorlar.

Siemens’teki Hintli ekibimiz de bundan farklı değil. Kendilerini işlerine ve şirkete son derece fazla adıyorlar, inanılmaz derecede detay odaklılar ve kendilerine yüksek standartlar belirliyorlar. IT, finans ya da muhasebe alanlarındaki yetenekler dünyanın en iyileri arasında yer alıyor ve tüm dünya projelerinde bu yeteneklerle çalışmak istiyor.

Hindistan’ın uluslararası alanda daha fazla tanınmaya çalışması gerektiğini düşünüyorum.

Yazılım, donanım ya da bilişim alanında sunduklarının stratejik olarak “pazarlanması”, “Made in India” markasının oluşturulması gerekiyor.

Ama iş dünyası bunu tek başına yapamaz. Aynı zamanda hükümetin de bu konu üzerinde durması lazım. Odak noktasının siyaset değil, ekonomi olması gerekiyor. Hindistan, Avrupa Topluluğu gibi sınır-ötesi iş fırsatlarını keşfetmeli. Güçlü yanlarını, yani ‘Kohinoor’u, IT bilgisini ve yeteneklerini stratejik olarak “satmalı”. Komşularının enerji, finans ya da arka ofis yönetimi gibi konulardaki ihtiyaçlarını fark edecek “vizyonerler” geliştirerek elindeki hazineyi parlatması gerekiyor.

Altyapı eksiklikleri de ilgilenilmesi gereken sorunlardan biri. Hükümetin ve iş dünyasının toplumsal sorumlulukları da var. Yakın çevrenin sağlığı da dahil olmak üzere, kendi çevrelerine özen göstermek gibi açık sorumlulukları bulunuyor. Hükümet her sorunla tek başına ilgilenemez, herkesin katılımı gerekiyor. İnsanların ülkelerine yardım etme istekleri içlerinden gelmeli ve herkes bir diğerine örnek olmalı.

“Gerçek” Hindistan inanılmaz bir renkliliğe sahip; etrafta görülen yoksulluğa rağmen, insanlar yüzlerinde bir gülümseme ve vakarla yaşıyorlar. Bu da Hindistan deneyimini çok özel bir hale getiriyor ve mükemmel bir öğrenme fırsatı sunuyor.

]]>
https://gelis.org/tr/2013/11/22/bir-expatin-deneyimleri/feed/ 0
Üst düzey yöneticiler neden erken kalkar, enerjilerini nasıl korurlar? https://gelis.org/tr/2013/11/21/ust-duzey-yoneticiler-neden-erken-kalkar-enerjilerini-nasil-korurlar/ https://gelis.org/tr/2013/11/21/ust-duzey-yoneticiler-neden-erken-kalkar-enerjilerini-nasil-korurlar/#respond Thu, 21 Nov 2013 13:19:26 +0000 https://gelis.org/?p=580 Aslında soru ‘nasıl’dan ziyade, ne olursa olsun formda kalmamızı sağlayacak enerjiyi korumak için neden bunu yapmak – erken kalkmak – zorunda olduğumuz olmalı. Şunu öğrendim ki başarılı bir iş hayatı aynı zamanda insanı çok da zorluyor. Bazen tek bir gün iki tam günlük yoğunlukta geçiyor, işte bu yüzden zaman zaman ‘kâğıt üzerinde’ olanın iki katı kadar bir süredir bu şirkette çalıştığımı hissediyorum. Bizlerin bu şartlar altında, formda olmak ve odaklanma sorunu yaşamamak için dengeli bir hayat planlamaktan başka seçeneğimiz yok. Tek alternatifimiz bir şeyleri ihmal etmek ama bunun da eninde sonunda bir bedeli olduğunu unutmadan…

]]>
https://gelis.org/tr/2013/11/21/ust-duzey-yoneticiler-neden-erken-kalkar-enerjilerini-nasil-korurlar/feed/ 0
Başarılı bir ‘Yapısal Değişim’ için 3 ipucu https://gelis.org/tr/2013/09/05/basarili-bir-yapisal-degisim-icin-3-ipucu/ https://gelis.org/tr/2013/09/05/basarili-bir-yapisal-degisim-icin-3-ipucu/#respond Thu, 05 Sep 2013 06:51:41 +0000 https://gelis.org/?p=517 Yapısal bir değişikliğe gidilirken bazı temel faktörlere dikkat etmek gerekiyor. Özellikle rekabetçi kalabilmek için şirketlerin günün gelişen ihtiyaçlarına uygun bir değişim ve uyum gerçekleştirmesi şart. Olası bir yapısal değişiklik girişimi için şu kriterlere ulaşmak hedeflenmeli: 

  1. Daha hızlı ol:  Daha az bürokrasi, basitleştirilmiş süreçler ve daha az hiyerarşi oluştur.
  2. Daha ‘iyi’ ol: Kaliteyi artır, müşterine ve çalışanlarına daha yakın ol, tüm paydaşlara karşı şeffaflık sağla.
  3. Daha ‘uygun maliyet’ yarat: Üretimi ve rekabetçiliği artır, tasarruf sonuçlarını iyileştir.
]]>
https://gelis.org/tr/2013/09/05/basarili-bir-yapisal-degisim-icin-3-ipucu/feed/ 0
“3 İpucu” Serisinin İlk Konusu: “Kariyer Değiştirmek” https://gelis.org/tr/2013/08/23/3-ipucu-serisinin-ilk-konusu-kariyer-degistirmek/ https://gelis.org/tr/2013/08/23/3-ipucu-serisinin-ilk-konusu-kariyer-degistirmek/#respond Fri, 23 Aug 2013 15:01:14 +0000 https://gelis.org/?p=500 Hepimiz genellikle yoğun bir tempoda çalışıyoruz. Özellikle önemli bir karar verme aşamasında isek doğru soruları ve dolayısıyla doğru cevapları bulmak konusunda zorluk çekebiliyoruz. Bundan sonra düzenli olarak yayınlamayı hedeflediğim ve ‘ 3  İpucu’ adı verdiğim bu seride kendi iş ve özel hayatımdan faydalı olacağını düşündüğüm temel birtakım ipuçlarını paylaşmak istiyorum. Özellikle sosyal medyayla büyüyen ‘Z Kuşağı’, ilettiğiniz konuları detaylarda kaybolmadan çabucak kavrayabilmek istiyor. Bu paylaşım fikrini bana veren de, kendi kuşaklarına özel bu yaklaşımları sebebiyle ‘ama şeytan detaylarda saklıdır’ deyişini daha sık hatırlamamı sağlayan çocuklarım oldu.

Paylaşmak istediğim ilk konu, özelliğin genç kuşağın en çok ilgilendiği alanlardan birini oluşturan, ama aslında hepimiz için önem arz eden bir konu olan ‘Kariyer Değiştirmek’. Peki pozisyonunuzu veya kariyerinizi değiştirirken neleri göz önünde bulundurmalısınız?

1)  Heyecan: Yeni işiniz sizi heyecanlandırıyor mu? Seçeceğiniz pozisyon veya kariyer değişikliği size ‘yeni bir ufuk’ vaat ediyor mu? Size ileriye yönelik bir perspektif kazandıracak ve kabul görecek bir değişiklik olmasına dikkat etmelisiniz.
2)  Lokasyon: Nerede çalışacaksınız?: Çalışacağınız yerin hem siz hem de aileniz için kabul edilebilir ve standartlarınızı karşılayacak bir yer olması önemli.
3)  Getiriler: Size ne kazandıracak?: Yeni işinizin size kazandıracağı getiriler tek başına en önemli unsur olmamakla birlikte, göreviniz için motive edici olması açısından önemlidir. Yapacağınız değişikliğin içinize sinmesi, adil olması ve size esneklik sağlaması gerekir.

Tüm bunları bir araya getirebiliyorsanız yapacağınız değişikliği başarıya ulaştırmak artık kişisel yaklaşım ve becerilerinize kalıyor!

]]>
https://gelis.org/tr/2013/08/23/3-ipucu-serisinin-ilk-konusu-kariyer-degistirmek/feed/ 0
Kariyerimdeki Dönüm Noktaları https://gelis.org/tr/2013/06/28/kariyerimdeki-donum-noktalari/ https://gelis.org/tr/2013/06/28/kariyerimdeki-donum-noktalari/#respond Fri, 28 Jun 2013 08:56:54 +0000 https://gelis.org/?p=1092 İş hayatıma Siemens’te başladığımda Siemens 129 yıllık tarihçesi bulunan ve 100’den fazla ülkede faaliyet gösteren küresel bir şirketti. O zamanlar bugün olduğu gibi öyle herkesin telefon hattı yoktu. Ancak belli pozisyonlardaki çalışanlara verilen telefonlar vardı. Henüz internet veya faks yoktu ve kullandığımız en yaygın iletişim aracı da Siemens’in T1000 model Teleprinter’ları idi. Yine de bu durum, şirketin dünya çapında faaliyet gösteren büyük bir ağ olduğu gerçeğini değiştirmiyordu. Ben de bu ağın nasıl olup da tam bir uyum içerisinde çalıştığını merak ediyordum. Başka ülkelerde çalışma isteğim buradan başladı. Beni her zaman büyüleyen bir kavram olarak ‘yeni’ye ve bilmediğimi öğrenmeye bitmek bilmez bir merak duydum. Hayatımı ‘devingen’ tutan kişisel özelliğim hep ‘yeni’ye ya da başka bir deyişle ‘yabancı olana, bilinmeyene’ duyduğum bu merak” oldu. Örneğin bugün sosyal medyanın yeni bir kavram olarak hayatımızı ve sosyal sistemi değiştirmesini ve muhtemelen tüm gelecek nesilleri de etkileyecek olmasını çok çarpıcı buluyorum. ‘Yeni’ye duyduğum bu merak, Almanya’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşmemi hayatımı değiştiren en önemli dönüm noktası yaptı.

Kabul etmeliyim ki, içinde yetiştiğim ve genelde her şeye kuşkuculukla yaklaşan Türk ve Alman kültürlerinden sonra, her yeni fikri ‘bu harika’ diyerek ve önyargısız biçimde karşılayan Amerikan yaşam tarzı başlangıçta bana çok ‘yüzeysel’ görünmüştü. Fakat fikirlere öncelikle ‘pozitif’ten yaklaşmanın başka bir bakış açısı olduğunu sonradan anladım. Özellikle Silikon Vadisi’nde bizzat yaşadığım şey, insanların yeni fikirleri dinlemeye ve bunun da ötesinde bu fikirlere yatırım yapmaya istekli olmasıydı. Muhtemelen ‘çeşitlilik’ olgusuna farklı bir boyutta ilk temasım da bu şekilde oldu. Fark ettim ki biz insanlar, farklı ülkelerde ve fonksiyonlarda çalışırken çok daha fazla şeyi değiştirebilir, şekillendirebiliriz. Daha da önemlisi yeni bakış açıları geliştirmeye daha açık oluruz. Bu benim için iş hayatımı şekillendiren en önemli dönüm noktasıydı diyebilirim. Ama yalnızca bu değil.

3 çocuğumuzla beraber Hindistan’a taşındığımızda bu defa hem benim hem ailemin hayatında önemli bir değişimle karşı karşıya kaldık. Sosyal ayrımların bu kadar keskin ve görünür olduğu bir toplumda daha önce hiç yaşamamıştık. Çocuklarımın, yaşam tarzlarının bir sonucu olarak esneklikten uzak ve çok yoksul bir halkın görüntüleriyle karşılaşacak olması beni endişelendirmişti. Hatta itiraf etmeliyim, çocukların Hindistan’daki gerçek yaşamla şok olmamaları için acaba arabanın camlarını koyu renk perdelerle kapatsak mı diye düşünmedim değil. Tabii bunu yapmadık ve çocukların, içinde yaşadıkları toplumla, etraflarında ne olup bittiğiyle yüzleşmelerine izin verdik. Bize sürekli farklı konularda sorular sordular, biz de durumu değiştirmeden, olduğu gibi açıkladık. Bir yıl sonra evimize gelen konuklara Hindistan’daki halkın yaşamıyla ilgili durum hakkında empati ve hoşgörü ile açıklama yapmaya başlayanlar bu kez çocuklarımız oldu.

Yine öğrendiğimiz başka bir şaşırtıcı durum da Hindistan’daki kast sisteminin, hem ‘Dokunulmazlar’ denen ayrıcalıklı grubu, hem de aslında Hint toplumunun tabanını oluşturan ‘insancıllık ve hoşgörü’ algısını doğurmuş olmasıydı. Aylık maaşı belki 100 dolar olan şoförümün, haftada bir gün, kendi mahallesindeki yoksullar evine koca bir tencere mercimek çorbası götürdüğünü öğrendiğimde kendisi bundan mahcubiyet duymuştu. Çünkü ona göre bu tür şeylerin sessiz sedasız yapılması gerekiyordu. Şunu fark ettim ki, önemli olan yaptığınız katkının miktarı değil, asıl önemli olan ve sistemi hayatta tutan, kitlelerin içindeki bireylerin, mütevazı bir biçimde ve küçük de olsa katkı vermeye devam ediyor olması. Hindistan deneyimi farklı birçok açıdan benim hayatımda ayrı bir yer tutar.

Son olarak, içinde bulunduğunuz ortamda ‘farklı’ olmanın, toplumun sizin için öngördüğü rolleri olduğu gibi kabul etmeniz sonucunu getirmediği konusuna değinmek istiyorum, ki bu da, kendim de dâhil pek çok insan için hayatın önemli dönüm noktalarından biri bence. Benim örneğim okul yıllarıma dayanır. Dedemin daha 1924’te yurt dışına yerleşmiş olması nedeniyle yabancı bir toplumda yaşamanın ne demek olduğunu iyi biliyordum. Belki okulda ‘Alman’ olmayan bir çocuktum ama bu benim için hiçbir zaman sorun olmadı çünkü önümde çok çarpıcı bir örnek vardı: Fiziksel engellerine meydan okuyan ve kendini olduğu gibi kabul ettirmeyi başaran engelli bir okul arkadaşım. Bu arkadaşım, fiziksel durumu nedeniyle kendisine tabiri caizse ‘biçilen’ rolleri hiçbir şekilde kabul etmediği gibi, kendisini bu yönüyle ‘farklı’ olarak kabul ettirip zorlukların üstesinden geliyordu. Bununla da kalmıyor, farklılıklarıyla içinde bulunduğu ortamda ‘parlıyordu’. Bu durum bana, mevcut farklılıklarınızın sizi aslında benzersiz yapabileceği ve ayrıca ön plana taşıyabileceğini gösteren en çarpıcı örneklerden biridir. Başkalarından ‘farklı’ olan yönlerinizi olduğu gibi kabul edebildiğinizde, bunun sizin için aynı zamanda bir şans olabileceğini de kabul etmiş olursunuz. Böyle bir arkadaşa sahip olmayı da yalnızca iş hayatım için değil, tüm hayatım için önemli dönüm noktalarından biri sayıyorum.

]]>
https://gelis.org/tr/2013/06/28/kariyerimdeki-donum-noktalari/feed/ 0