Yapay Zeka – Hüseyin Gelis https://gelis.org Mon, 18 Nov 2019 12:13:11 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 Yapay Zekâ: Rakibimiz mi, yoksa ortağımız mı? https://gelis.org/tr/2019/11/18/yapay-zeka-rakibimiz-mi-yoksa-ortagimiz-mi/ https://gelis.org/tr/2019/11/18/yapay-zeka-rakibimiz-mi-yoksa-ortagimiz-mi/#respond Mon, 18 Nov 2019 12:13:11 +0000 https://gelis.org/?p=2717 Dijital yaşama geçiş ile gündelik hayatta yapabildiklerimizin ölçeğinde ve kapasitesinde ciddi bir artış olurken, tarihin büyük bir bölümünden bu yana insana ait faaliyetler de ciddi bir değişimin eşiğinde. Yapay Zekâ başlığı altında genellediğimiz tüm algoritma ve kod tabanlı sistemler, robotlar sayesinde dijital olduğu kadar fiziksel olarak da bir etki alanı sağlıyor. Gidişata dair genel endişe ise şu yönde: Ya yapay zekâ ve/veya robotlar tüm işlerimizi elimizden alırsa?

Bana göre; gelecekten bahsettiğimizde tek bir geleceği değil, birden fazla alternatif geleceği düşünerek konuşuyoruz. Bu sebeple, yapay zekânın geleceğine baktığımızda bunun nihai, mutlak ve tekil bir şeyden bahsetmediğimizi söylemek isterim. Gerçekleşecek değişimle ilgili daha fazla ihtimâli göz önünde bulundurmalıyız. Yapay zekâ sadece ekonomiyi ileri taşımayacak, aynı zamanda sıçrama yaparak yukarı doğru da bir hareketlenme sağlayacak. Büyük bir istihdam dalgası da yaratacak.

Ancak bu yazıda popüler birtakım inanışlara ve insanların işlerini kaybetme korkusuna değineceğim. Önceki sanayi devrimlerinde de aynı korku ortaya çıkmıştı. Fakat bu meseleye başka bir perspektiften de bakmak mümkün; insanların bu sayede daha fazla yetkinlik isteyen ve kalifiye mesleklere geçerek insan olmanın onuruna yakışır bir mükafat elde edeceğini öngörebiliriz. Yapay zekâ sonrası dönemde ağır fiziksel ve tekrar gerektiren işlerde çalışmamalı, bu görevleri robotlara ve yapay zekâya bırakmalıyız. Bu, ağır çalışma şartları sebebiyle de cinsiyetler arasındaki iş bölümünü ve ayrımı da ortadan kaldıracaktır. Yapay zekânın imkânlarını bu açıdan da fırsat olarak görmeli ve kadınların kariyer yolundaki engel de bu vesileyle kalkmalı.

Yapay zekâ benim için bilinmeyene doğru bir yarış, henüz bulunamamış olanı bulma fırsatı anlamına geliyor. Bugün “Yapay Zekâ” diyoruz, yapay olduğunu vurguluyor ve zekâ kısmını tartışmaya devam ediyoruz. Bir gün “yapay” kısmı ortadan kalkacak ve kavramı sadece “zekâ” olarak adlandırabileceğiz. Şimdiden kavramın içeriğini içselleştirmeli ve onunla kol kola çalışmaya başlamalıyız. Akıllı telefonlarımızın sağladıkları faydalarla nasıl bir uzvumuz kadar yakın olduğunu gördük. Oysa yapay zekâ diyerek, kendimizden uzak, yabancı bir kavramı tanımlıyoruz. Gelecekte belirli teknolojilerin fiziksel varlığımızın, benliğimizin bir parçası olduklarını da göreceğiz. İşlerimizi bu teknolojilerin hiç var olmadığı günkü gibi, ancak bu teknolojilerle bütünleşerek yapacağız. O günler geldiğinde ve bu faydaları özümsediğimizde, kimsenin geriye dönüp eskiyi yâd edeceğini düşünmüyorum. Öyle olsa hesap yapmak için cebimizde çubuklar taşır, bunlarla kuma çentikler atmaya devam ederdik.

Bugünün dünyasında başarı için kötümserliği bir kenara koyup, geleceği anlamak ve kucaklamak gerekiyor. Uzun vadeli gelişmeler için kısa vadedeki problemlere katlanmamız gerekebilir ama bu problemleri en aza indirmek de, eğitime ve doğru konulara odaklanma, iyilik için çalışma gibi prensiplerle mümkün.

]]>
https://gelis.org/tr/2019/11/18/yapay-zeka-rakibimiz-mi-yoksa-ortagimiz-mi/feed/ 0
Sürdürülebilir bir refah için: Dijitalleşme https://gelis.org/tr/2019/05/20/surdurulebilir-bir-refah-icin-dijitallesme/ https://gelis.org/tr/2019/05/20/surdurulebilir-bir-refah-icin-dijitallesme/#respond Mon, 20 May 2019 06:00:52 +0000 https://gelis.org/?p=1477 Son yirmi yıl içerisinde teknoloji, otomasyon temelli ve görev odaklı yapısının ötesinde hayatımızı radikal bir biçimde dönüştüren bir güç hâline geldi. Dijitalizasyon ise; teknolojinin gündelik hayatta yarattığı etkiden daha büyük bir etkiyi toplumsal hayatta yaratabilecek potansiyele sahip olduğunu gösteriyor.

Mart ayında Uludağ Ekonomi Zirvesi içerisinde düzenlenen ve konuşmacılarından biri olduğum “Refah için Dijitalleşme” paneli, aslında bu dönüşümü çok güzel bir başlıkla özetliyor. Burada bahsedilen refah, oldukça geniş kapsamlı. İç huzurumuzdan tutun da şirketimizin verimliliğini artırmaya, bir ülkenin yaşayacağı bolluktan bugün karşı karşıya kaldığımız temel problemlerin çözümüne kadar her şeyi kapsıyor.

O gün de söylediğim gibi bugün aslında dijitalleşme hayatımızın her anını ve alanını görünmez, ince ama sımsıkı ağlarla örmüş durumda. En basitinden, telefonlar ve akıllı hoparlörler gibi cihazlar üzerinde somutlaşan kişisel asistanlarımız, aslında bulut üzerinde çalışan uygulamalardan ibaret. Benzer sistemler neredeyse nefes alıp verme sıklığında ürettiğimiz verileri değerlendiriyor, öngörüler çıkartıyor ve iş süreçlerini tepeden tırnağa değiştirme imkânı sunuyor. Hatta, bu teknolojileri kullanarak ortaya koyduğumuz yeni nesil uygulamalar ile bir sektörün tamamen dönüşmesi bile muhtemel.

Dijitalleşme konusunda en büyük sorumluluğun özel şirketlerde olduğunu düşünmek ise işin bütünsel ölçeğini ıskalamak anlamına gelebilir. Toplumsal düzeyde gerçekleşecek bir dönüşümün mimarlarından biri elbet eğitim olacak. Geleceğin ihtiyaçlarını belirlediğimiz bu dönemde, öngördüğümüz gereksinimleri karşılayabilmek için kodlama, dijital okur yazarlık adımlarıyla dijital bireyler yetiştirmeye başladık bile. Bundan sonrasında da müfredatın ve eğitim biçimlerinin yol haritasını çizerek, Yapay Zeka ve Makine Öğrenimi teknolojilerinden faydalanacağız.

Bir diğer önemli konu ise sağlık. Bireysel düzeyde takip gerektiren uygulamalar, halihazırda akıllı saatlerimiz ve bilekliklerimizle gerçekleştirilebiliyor. Özellikle sağlık hizmetlerine erişimin güç olduğu bölgelerde doktor ile uzaktan iletişim kurabilmek, verilerin bulut üzerinde tutulması gibi çözümler, pratikte karşılığını bulmaya başladı. Şimdi sağlık ve hatta sosyal güvenlik sistemlerinin üzerinde yük olan hastalıkları öngörebilmek, sağlık sisteminin süreçlerini yeniden düzenlemek gibi ciddi bir dönüşüm kapıda.

Artan nüfusa fırsat eşitliği getirecek

Euromonitor, 2030 yılına gelindiğinde dünya nüfusunun yüzde altmışının şehirlerde yaşayacağını belirtiyor. Bu dönüşüm gerçekleşirken ufak yerleşim birimleri şehirleşecek, şehirler de göç alarak mega şehirler haline gelecek; nüfusu 10 milyonun üzerindeki şehirlerin sayısı otuz dokuza yükselecek.

Burada da Akıllı Şehir çalışmaları yerel yönetimlerin ve yurttaşların yardımına yetişecek. Şehrin dört bir yanına ve araçlara konumlandırılan algılayıcılar vasıtasıyla trafikten hava kirliliğine, doğal afet önlemlerinden şehir planlamaya kadar gündelik yaşam çok daha iyi standartlara ulaşacak.

Tam bir dijitalleşme ile, yani uçtan uca dijital bir yapı kurulmasıyla fırsat eşitliği de bir ideal olmaktan çıkarak ulaşılabilir bir hedefe dönüşecek. Bu eşitlik ile sadece cinsiyetler arası çalışma şartlarının farkını kapatmak değil, imkânların eşit olarak paylaştırıldığından emin olabileceğiz. Ancak Yapay Zeka, Makine Öğrenimi, Nesnelerin İnterneti gibi yeni nesil teknolojiler ve onların açtığı yolu değerlendiren Dijital Dönüşüm, bize her şeyden önemli bir hediye verecek: Sürdürülebilirlik. Bu da yaşama dair tabii kaynakların dağılımını ve yetersizliğini düşünen, gökyüzünde başka gezegenlerde hayat ihtimalinin peşinden koşan bizlerin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu şey…

]]>
https://gelis.org/tr/2019/05/20/surdurulebilir-bir-refah-icin-dijitallesme/feed/ 0