Yetenek – Hüseyin Gelis https://gelis.org Wed, 26 Dec 2018 09:19:43 +0000 tr hourly 1 https://wordpress.org/?v=6.5.5 İnovasyon neden bu kadar önemli? https://gelis.org/tr/2015/03/12/inovasyon-neden-bu-kadar-onemli/ https://gelis.org/tr/2015/03/12/inovasyon-neden-bu-kadar-onemli/#respond Thu, 12 Mar 2015 11:16:48 +0000 https://gelis.org/?p=640 Siemens Türkiye olarak bu yıl ilk kez düzenlediğimiz ‘Siemens İnovasyon Yarışması’nı 11 Mart 2015 tarihinde duyurduk. Bundan sonra her yıl düzenlemeyi hedeflediğimiz bu yarışma ile gençlerimizi yenilikçi düşünme konusunda teşvik etmek amacındayız. Bu yarışmanın bence en ayırt edici özelliği, Siemens olarak inovasyon konusundaki bilgi birikimimizi üniversite öğrencileriyle doğrudan paylaşma ve bu konuda yetenekli gençleri Siemens inovasyon ağına dahil etme hedefimiz. Gençlerin, bilgi birikimiyle buluşma ve bu alandaki global ağların bir parçası olma alanlarındaki ihtiyacı ortada. Ama bundan önce başka şartlar sağlamamız gerekiyor. İlk şart da serbest bir ortam.

Türkiye’nin inovasyonda devrimci adımlar atmaya ihtiyacı var ve konuda bu kadar sık yazmamın nedeni de bu. Potansiyelimiz, genç nüfusumuz, yükselen eğitim seviyesi hepimizin malumu. Ama ileri gitmek açısından ’inovatif – yenilikçi’ olmak ve bunu da ‘devrimci – revolutionary’ bir biçimde yapmak mecburiyetindeyiz. Türkiye’nin gelişimini tamamlayabilmesi için inovasyon alanında atılım yapması gerekiyor ve bu da ‘evrimci inovasyon’dan çok ‘devrimci inovasyon’ alanında olmalı. Bunun ilk şartı ise inovatif düşünmeyi teşvik edecek serbest ortamı ve koşulları yaratmak. Amerika’da kaldığım 12 yıl boyunca deneyimlediğim en büyük avantaj bence bu serbest ortamdı. Amerika boşuna ‘yeniliklerin çıkış noktası’ olarak bilinmiyor. Bunun bir nedeni var: Kimse yenilikçi, farklı bir düşünce ortaya koyduğu için eleştirilmiyor; aksine teşvik ediliyor. Farklı düşünmeye her zaman açıklar ve özellikle gençleri buna cesaretlendiriyorlar. İşte bizim temel ihtiyacımız da bu.

Siemens olarak önümüzdeki sene bu topraklardaki 160. yılımızı kutlayacağız. Bir ülkede 160 yıllık bir tarihçeye sahip olmak çok az kuruma nasip olur. Bunun farkındayız ve Türkiye’deki uzun tarihçemizi daima sürdürülebilir kılmaya kararlıyız. Bunun yolu da Türkiye’nin sahip olduğu avantajları değere dönüştürmekten geçiyor. Bu avantajların en önemlisi olan gençlerimiz için, onların inovatif yönlerini ortaya koyabilmek için ‘İnovasyon Yarışması’ gibi daha bir çok girişime imza atmaya devam edeceğiz. Genç yeteneklere ‘geliştirme’den çok ‘araştırma’ yapacakları ortam sağlayacak, bilgimizi onlara aktaracak ve onları serbest düşünmeye teşvik edeceğiz. Çünkü inanıyorum ki Türkiye’nin gelişme yolunda atacağı en kaydadeğer adım burada ortaya çıkacak. İnovasyon konusundaki yazılarıma bundan sonra da devam edeceğim. Umarım Siemens İnovasyon Yarışması’na katılan ve fikirleri hayata geçirilen genç yeteneklerimizi de ilerleyen dönemlerde sizlerla paylaşma fırsatı bulurum. Gençlere inanıyorum, ülkemizin geleceğini genç ve gelişmeye açık nesiller çizecek.

]]>
https://gelis.org/tr/2015/03/12/inovasyon-neden-bu-kadar-onemli/feed/ 0
Geleceğin ‘en parlak yıldızlarını’ harcıyor muyuz? https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/ https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/#respond Tue, 16 Jul 2013 09:16:22 +0000 https://gelis.org/?p=888 Eğitim dönemi çok kısa bir süre önce sona erdi ve pek çok öğrenci ‘kısa’ da olsa nefes alacakları bir döneme girdiler. Ama gerçekte öyle mi?

‘Tatile’ çıktığı varsayılan öğrencilerin pek çoğu aslında şu anda yaz okullarında / kamplarında, eğitim merkezlerinde, bir sonraki yıla hazırlanıyorlar. Yani pek de tatile çıkmış sayılmazlar! Üstüne üstlük veliler hem ‘iç huzuru’ açısından hem de mali açıdan öğrencilerden daha stresli durumdalar. Peki neden? İçgüdüsel davranış ve yönelimlerine bakarsak genellikle ailelerin ‘çocuklarının geleceği söz konusu olduğunda hiç hata yapmamaya’ eğilimli olduklarını söylemek yanlış olmaz. Bu yüzden öğretmenlerin tavsiyeleri aileler için gerçekten çok önemli ve eğer çocuklarının bir alanda zayıf olduğunu düşünüyorlarsa mutlaka bunu iyileştirmeye çalışıyorlar. Üç çocuk sahibi bir aile olarak eşimle kendimizi bu konuda sıkça sorguluyoruz ve şu sorunun cevabını bulmaya çalışıyoruz: “Çocuklarımızın zayıf yönlerini güçlendirmekle güçlü yanlarını pekiştirmek / beslemek arasındaki dengeyi nasıl bulabiliriz?”

İlginçtir, çoğu zaman bir çocuğun gerçek hayatta başarılı olmasını belirleyen unsurun ‘doğal yeteneği, zaten güçlü olduğu yanları ve kendi benzersiz düşünme biçimi’ olduğunu unutuyoruz.  Hayatta başarılı olmaları aslında sahip oldukları doğal yetenekler sayesinde mümkün olacak. Çok iyi bir satış elemanını ele alalım, bu kişinin okulda en iyi dereceleri almış olması veya çok iyi bir okuldan geliyor olması gerekmiyor. Aslında bu alanda başarılı olmak için genellikle doğuştan gelen ve müşterilerle anlaşmak açısından kendi benzersiz kişisel özelliklerini kullanan biri olmak yeterli oluyor.

Sorunları farklı açılardan ve perspektiflerden ele alabilen ve sorun çözme konusunda kendine özgü yöntemler kullanan insanlardan söz ediyoruz. Örneğin Siemens’te biz insanları yalnızca akademik derecelerine göre değerlendirmiyoruz, aradığımız şey daha çok ‘benzersiz yetenekleri, düşünme biçimleri, değerleri ve problemleri nasıl ele alıp çözdükleri’ oluyor. Peki, eğitim sistemimiz bunları bize öğretiyor mu? Maalesef mevcut eğitim sistemimiz bizleri mekanik düşünen, genellikle her şeyi olduğu gibi kabullenen ve derinlemesine düşünmeyen bireylere dönüştürüyor. Entelektüel olarak ilerleyen zaman içinde bu durum elbette değiştirilebilir fakat içeride bir yerde ‘eksik kalmış’ bir şeyler olacağı kesin.

Yalnızca Türkiye’de değil dünya genelinde de eğitim sistemi daha çok ‘belirgin ve alışılmış bilgiye dayalı eğitime’ odaklanıyor. Fakat artık ‘söylenmeden anlaşılan’ veya ‘sözle ifade edilemeyen’ (İngilizce deyimiyle ‘tacit), beceriye veya bilgiye dayalı bir sistem de mevcut. Bu terim felsefeye ilk olarak 1958 yılında Michael Polanyi tarafından, başyapıtı ‘Kişisel Bilgi – Personal Knowledge’ kitabı ile tanıtılmış oldu. Burada söz ettiğimiz şey yazılı ya da sözlü olarak basit bir şekilde başkalarına aktarılması güç olan,‘kişiye özgü’ bir bilgi ve düşünme yolu. Çocuklarımız aslında bizim farkında olduğumuzdan çok daha fazla şey biliyorlar ama bunu zaman baskısı altında ve geleneksel eğitim yöntemleriyle dile getirmekte güçlük çekiyorlar.

Öğretmenler ve aileler genellikle çocuklarının sahip olduğu bilgi ve yeteneklerden ya da bu bilgi ve yeteneklerin doğru geliştirilirse hem çocukların hem de toplumun geleceği için ne kadar değerli olabileceğinden haberdar değiller. İşte bu sebeple öğretmenlerimizin ve eğitim sistemimizin devrim niteliğinde bir değişime ihtiyacı var.

Eğitimin ve eğitimcilerin nihai hedefi, farklı düşünebilme becerisini’ düzeltilmesi gereken bir hata olarak değil bir ‘hediye’ olarak değerlendirip geleceğin vatandaşlarını buna uygun biçimde yetiştirmek olmalı…

]]>
https://gelis.org/tr/2013/07/16/gelecegin-en-parlak-yildizlarini-harciyor-muyuz/feed/ 0